Tefhim Edilen Kısa Kararda, Sanığın Beraatine Hükmedilip Hata Yapıldığının Anlaşılması Üzerine, Gerekçeli Kararda Mahkumiyete Hükmedilebilir mi?

T.C. Yargıtay 3. CD
Esas:
2017/11568
Karar:
2018/5544
K.T.: 27/03/2018

Özet: Tefhim edilen kısa kararda “sanığın beraatine” hükmedildikten sonra, hatanın farkına varılarak tavzih ile bu defa gerekçeli kararda, mahkumiyete karar verilmesi; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki sebebiyle yasaya aykırıdır.

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

1) Sanık hakkında mağdur …’a karşı kasten yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde;

a) Sanığın yargılama konusu eylemini, kayınbiraderinin mağdurlar … ve … tarafından darp edilmesi nedeniyle gerçekleştirdiğinin kabulü karşısında, sanık hakkında TCK’nin 29. maddesi gereği haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,

b) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

2) Sanık hakkında mağdur …’a karşı kasten yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde;

a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.11.2006 tarih ve 2006/4-227 Esas, 2006/228 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, esasen olağan bir dikkat ve özenin gösterilmesi halinde gerçekleşmeyecek olan isim, yaş ve hesap hatalarının “maddi yanılgı” veya “yazım hatası” olarak değerlendirilebileceği ve bu yanılgıların herhangi bir yöntem ve zaman sınırlamasına bağlı olmadan, bizzat bu hatayı yapan merci tarafından, kendiliğinden veya bir kanun yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebileceği, yargılama araçlarının belirli biçimde takdir edilmelerinden kaynaklanan değerlendirme hatalarının ise hukuki yanılgı olup, hukuki yanılgıların ancak başka bir mercii tarafından ve kanun yolu başvurusu ile düzeltilebileceği,

Somut olayda mahkemece 26.02.2015 tarihli kısa kararda, “Müşteki sanık …’un yaralandığına dair rapor olmadığından her ne kadar iki kez yaralama suçundan cezalandırılması istenmiş ise de bu suçtan beraatine,” şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, mahkemece kısa kararda yapılan hatanın farkına varılması üzerine 27/02/2015 tarihli tavzih kararı ile sanık hakkında aynı eylemden dolayı TCK’nin 86/1, 86/3-e, 62. maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl 3 ay hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmek suretiyle hükmün düzeltilmeye çalışıldığı anlaşılmış ise de, mahkemece 26.02.2015 tarihli kısa kararda yukarıda ayrıntıları belirtilen hatanın yapıldığı, mezkur hatanın “maddi yanılgı” ya da “yazım hatası” olarak değerlendirilip tavzih yoluyla düzeltilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunması,

3) Sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde;

a) Oluşa ve dosya kapsamına göre sanığın ele geçmeyen silahla ateş ederek mağdurları yaraladığı anlaşılmakla; 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, olay yerinde ele geçen 1 adet tabanca fişeğinden dolayı suç vasfında yanılgıya düşülerek 6136 sayılı Kanunun 13/4. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi,

b) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, BOZULMASINA, 27.03.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Son Gönderiler

Yorum Yap