T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/634
Karar No: 2021/1171
Karar Tarihi: 07-10-2021
YARGITAY KARARI MAHKEMESI:Sulh Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine iliskin karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmus, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karsı direnilmistir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmistir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECI
Davacı Istemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kiracının, müvekkiline ait olan daireyi 01.10.2009 tarihinden 01.06.2013 tarihine kadar aralarındaki 01.10.2009 tarihli kira sözlesmesi uyarınca kiraladıgını, davalının kira ödemesi yapmaması nedeniyle 13.500TL tutarındaki kira bedeli için aleyhine Konya 8. Icra Müdürlügünün 2013/10841 sayılı dosyası ile icra takibi baslatıldıgını, davalının takibe haksız itiraz ederek takibin durmasına neden oldugunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacagın %20’si oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmistir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıya ait isyerinde isçi olarak çalıstıgını, davacının çalısanlarına ücretsiz lojman tahsis ettigini, lojman tahsis edemedigine kira parası ödedigini, müvekkilinin davacıya ait tasınmazda kiracı olarak degil de, Is Kanunu’na göre aynî yardım niteliginde ve ücret eki olarak lojmanda kira ödemeden oturdugunu; ayrıca Konya 2. Is Mahkemesinde isçilik hakları ile ilgili dava açtıgını, müvekkilinin bu davayı açtıktan sonra davacının da müvekkili aleyhine eldeki davayı ikâme ettigini ve müvekkilinden 45 aylık kira bedeli istedigini, davacının bu nedenle k.tü niyetli oldugunu belirterek davanın reddini savunmus ve ayrıca davacının alacagın %40’ı oranında k.tü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini istemistir.
Davalı 06.11.2014 tarihli durusmada ise kira sözlesmesindeki imzaların kendisine ait oldugunu, davacının isvereni oldugunu, isyerindeki uygulamaya göre isçilerine kira yardımı ya da lojman vermek suretiyle yardım ettigini, lojman verdigi kisilerle elektrik su ödemeleri y.nünden kira sözlesmesi yaptıgını, davacının iki tane sirketi bulundugunu ve bu sekilde bir uygulama yapıldıgını, dolayısıyla herhangi bir kira borcu olmadıgını, zira isten ayrıldıgı gün evi de tahliye ettigini, ancak davacıya yönelik isçilik alacakları y.nünden dava açtıgından davacının da kira bedeli istedigini ve bu davayı açtıgını beyan etmistir.
Ilk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.06.2015 tarihli ve 2014/738 E., 2015/1309 K. sayılı kararı ile; Konya 2. Is Mahkemesinin 2013/644 E. sayılı dosyası ile davalı tarafından dava dısı Günkar Motorlu Araçlar Sanayi Ltd. Sti. aleyhine isçi alacaklarına yönelik olarak dava açıldıgı, sirketin davacının ogullarına ait oldugu, bilirkisi incelemesinin yapıldıgı, davanın hâlen derdest oldugu, taraflar arasında yazılı kira sözlesmesi bulundugu, ancak 01.10.2009 baslangıç tarihli kira sözlesmesine istinaden dört yıl boyunca kira ödemesi yapılmamasına ragmen davacı tarafça herhangi bir talep de bulunulmadıgı, davalının isçilik alacakları için dava açması nedeniyle kira alacagı y.nünden icra takibi baslatıldıgı, kira sözlesmesi mevcut iken dört yıl boyunca kira ödemesi yapılmamasına ragmen bu yönde herhangi bir talepte bulunulmaması, tahliyesinin saglanmaması gibi olgular karsısında davalı taraf savunmalarına deger vermek gerektigi, davacının isçi alacakları talebi nedeniyle kira alacagı talebine yöneldiginin anlasıldıgı, hayatın olagan akısına göre herhangi bir bedel almaksızın dört yıl boyunca davalının kiralananda oturmasına izin verilmeyecegi gerekçesiyle davanın TMK’nın 2 ve 3. maddeleri esas alınarak reddine karar verilmistir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karsı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmustur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 16.06.2016 tarihli ve 2015/9841 E., 2016/4718 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, kira alacagının tahsiline yönelik baslatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine iliskindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmis, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmistir.
Davacı dava dilekçesinde, 01.10.2009 baslangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözlesmesi uyarınca aylık 300 TL’den ödenmeyen 01.10.2009 ile 01.6.2013 tarihleri arası 45 aylık toplam 13.500TL kira alacagının tahsili istemli baslattıgı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptalini istemistir. Davalı cevap dilekçesinde, davacının isçisi oldugunu, tarafına tahsis edilen ve ücret istenmeyen lojman nedeniyle borcu bulunmadıgını, isçi alacaklarının tahsili istemiyle Konya 2. Is Mahkemesi’nin 2013/644 esas sayılı dosyasında açtıgı dava sonrasında k.tü niyetli olarak kira alacagının tahsili amacıyla icra takibi baslatıldıgını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmustur.
Taraflar arasında 01.10.2009 baslangıç tarihli kira sözlesmesi hususunda uyusmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı 6.11.2014 tarihli celsede kira sözlesmesindeki imzayı kabul etmistir. Davacı, 01.10.2009 baslangıç tarihli kira sözlesmesi nedeniyle ödenmeyen kira alacaklarının tahsili istemiyle icra takibi baslatmıs olup davalı kiracı kira sözlesmesi ve altındaki imzayı kabul ettigine göre isin esasına girilerek kira borcunun olup olmadıgı tespit edilip olusacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, soyut gerekçeyle yapılan icra takibinin Türk Medeni Kanunun 2., 3. maddeleri uyarınca iyiniyetle bagdasmadıgından davanın reddine karar verilmis olması dogru degildir,…” gerekçesi ile karar bozulmustur.
Direnme Kararı:
9. Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.10.2016 tarihli ve 2016/1304 E., 2016/1603 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmistir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmistir.
II. UYUSMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu .nüne gelen uyusmazlık; taraflar arasındaki kira sözlesmesinin ve kira sözlesmesindeki imzanın davalı tarafça kabul edildigi eldeki davada, mahkemece isin esasına girilerek davalının kira borcunun olup olmadıgı tespit edilip olusacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekip gerekmedigi noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan g.rüsmeler sırasında öncelikle; taraflar arasında kira sözlesmesi bulunmasına ragmen, davalı tarafın dava konusu tasınmazın isyeri uygulaması nedeniyle kendisine lojman olarak tahsis edildigini savundugu ve mahkemece bu savunmaya itibar edilmek suretiyle davanın reddine karar verildigi gözetildiginde eldeki davada is mahkemelerinin mi genel mahkemelerin mi görevli oldugu hususu ön sorun olarak tartısılıp degerlendirilmis, yapılan g.rüsmelerde davanın kira sözlesmesine dayalı olarak baslatılan icra takibine iliskin itirazın iptali davası oldugu, is hukukundan kaynaklanan bir alacagın bulunmadıgı, davalı tarafından lojman olarak oturdugunun ileri sürülmesi nedeniyle is mahkemelerinin davada görevli olamayacagı, 5521 sayılı Is Mahkemeleri Kanunu’na göre de is mahkemelerinin isçi ve isveren arasındaki is sözlesmesinden kaynaklanan uyusmazlıklarda görevli oldugu gerekçesiyle ön sorun bulunmadıgına oy çokluguyla karar verilerek, isin esasının incelenmesine geçilmistir.
IV. GEREKÇE
13. Uyusmazlıgın ..zümü için konu ile ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
14. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Dürüst davranma” baslıklı 2. maddesinde;
“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça k.tüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne yer verilmistir.
15. Dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranıs kuralıdır. Genel olarak dürüstlük kuralı kisilerin tarafı oldukları hukukî iliskilerde dürüst, namuslu, ahlâklı ve diger kisilerde yaratılan güvenle tutarlı sekilde davranmalarını ifade eder. Buna göre belirli bir hukukî iliskide dürüstlük kuralına uygun davranıs; toplumdaki dürüst, namuslu ve orta zekâlı bir kisinin, genel ahlâk, dogruluk ve karsılıklı güven esaslarına uygun davranıs biçimidir. Dürüstlük kuralına uygun bu davranısın belirlenmesinde, toplumda geçerli olan genel ahlâk kuralları, günün adet ve uygulamaları, davranısın söz konusu oldugu hukukî iliskilerin içerik ve amaçları da dikkate alınacaktır (Dural, Mustafa / Sarı, Suat: Türk Özel Hukuku, 6. Baskı, Istanbul 2011, s. 226-227).
16. Dürüst davranma “bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve dogru hareket etmesi yani dürüst, namuslu, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekâlı her insanın benzer hadiselerde takip edecek oldugu yolda hareket etmesi” anlamındadır.
17. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde, hukuk düzeninin kisilere tanıdıgı bütün hakların kullanılmasında göz .nünde tutulması ve uyulması gereken iki genel ilkeye yer verilmektedir: Dürüstlük kuralı ve hakkın k.tüye kullanılması yasagı. Hukuk düzeni, kisilere tanıdıgı her bir hakkın kapsamı ile bunların kullanılmasının sartlarını ve seklini ilgili hak y.nünden özel olarak düzenlemistir. Ancak, hayatın sonsuz ihtimallerinin önceden .ng.rülmesi ve bunların en kü.ük ayrıntılara kadar düzenlenmesinin imkânsızlıgı karsısında, bütün hakların kullanılmasında dikkate alınacak genel bir sınırlama koyma ihtiyacı duyulmustur. Dürüstlük kuralı ve hakkın k.tüye kullanılması yasagı, bu açıdan uyulması gerekecek genel kurallar olarak karsımıza çıkmaktadır (Dural/Sarı, s. 225).
18. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde, hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektigi ifade edilmis, ardından hakların açıkça k.tüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacagı belirtilmistir. Bu ifade seklinden yola çıkarak; bir hakkın kullanılmasında dürüstlük kuralına uyulmamasının müeyyidesinin, bu hakkın açıkça k.tüye kullanılmıs sayılması ve hukuken korunmaması oldugu kabul edilebilir (Dural/Sarı, s. 225). Ancak hakkın k.tüye kullanılması yasagı, sadece hakların k.tü kullanılması hâlinde söz konusu olur. Buna karsılık dürüstlük kuralı, sadece hakların kullanılmasında degil, borçların ifasında da uyulması gereken; hukuksal islemlerin ve kanunların tamamlanmasında ve yorumlanmasında önemli islevlere sahip bir genel kural olarak çok daha genis bir uygulama alanına sahiptir (Kavak, Yalçın: Medeni Hukukta Dürüstlük Kuralı ve Iyiniyetin Korunması, 1. Baskı, Istanbul 2019, s. 135-136).
19. Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle baskasına bir zarar verilmesi hakkın k.tüye kullanımını olusturur. TMK’nın 2/I hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli dogruluk, dürüstlük ve is iliskilerinin gerektirdigi karsılıklı güven anlayısına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanım .l.ütünü TMK’ya göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin baskasını ızrar kastıyla hareket etmis olup olmadıgını arastırmaya gerek yoktur. Önemli olan baskasına zarar vermek kastı degil, hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda baskasının zarar g.rmüs olmasıdır. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 09.03.2021 tarihli ve 2017/(13)3-2501 E., 2021/233 K. ve 24.06.2020 tarihli ve 2016/22(7)- 603 E., 2020/462 K. sayılı kararlarında da benimsenmistir.
20. Türk Medeni Kanunu’nun “Iyiniyet” baslıklı 3. maddesi ise;
“Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bagladıgı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlıgıdır.
Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” Hükmünü içermektedir.
21. Kanun koyucu, iyi niyet aranan hâllerde asıl olan onun varlıgıdır demek suretiyle, iyi niyetin varlıgının degil, fakat yoklugunun ispat edilmesi gerektigini belirtmektedir. Bir baska deyisle burada bir iyi niyet karinesi mevcuttur. Aksini iddia eden onu ispatlamak zorundadır. Ancak iyi niyet iddiasında bulunan kimsenin de gerekli özeni göstermis olması gerekir. Gereken özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz ve iyi niyet uyarınca hak kazanamaz.
22. Bir hakkın kazanılmasına engel olan hukukî bir eksikligin bilinmemesi veya bilinmesinin gerekmemesi halinde iyi niyetten söz edilebilir. Hakların kullanılmasındaki ve borçların yerine getirilmesinde iyiniyete ise “dürüstlük kuralı” denilmektedir.
23. Bu noktada kira sözlesmesinden bahsetmek gerekirse; kira sözlesmesi kiraya verenin bir seyin kullanılmasını veya kullanılmasıyla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karsılık kararlastırılan kira bedelini ödemeyi üstlendigi sözlesmedir. Bu tanımdan da anlasılacagı üzere kira sözlesmesi karsılıklı edimleri içeren bir sözlesmedir.
24. Baska bir anlatımla kira sözlesmesi, bir bedel karsılıgında geçici bir süre için tarafa veya baskasına ait tasınır veya tasınmaz malın veya bir hakkın kullanımını saglayan sözlesmedir. Kira sözlesmesi karsılıklı iradelerin birlesmesi suretiyle olusur. Kira sözlesmesinin tarafları, kiraya verilen maldan bedel karsılıgı yararlanan kiracı ile yararlanmaya razı olan kiralayandır.
25. Kira sözlesmesinde kiracının asli edim yükümü, kira bedelinin ödenmesi; kiraya verenin asli edim yükümü ise, kiralananı kira süresince kiracının kullanımına hazır bulundurmasıdır. Kira sözlesmesinin düzenlendigi tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 249. maddesine göre [6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 301] “Mucir, mecuru akitten maksut olan kullanmaga salih bir hâlde müstecire teslim etmek ve icar müddeti zarfında bu hâlde bulundurmak ile mükelleftir”. Kiraya verenin teslim borcunu yerine getirmesi tek basına asli edim yükümlülügünü yerine getirmesi anlamına gelmemekte olup sözlesme süresince de kiralananı kullanıma elverisli bir sekilde bulundurmakla yükümlüdür.
26. Bu ilke ve açıklamalar ısıgında somut olay degerlendirildiginde; eldeki dava, kira bedelinin ödenmemesinden dolayı davacı kiralayan tarafından davalı kiracıya karsı baslatılan icra takibine iliskin itirazın iptali davasıdır.
27. Konya 2. Is Mahkemesinin 2013/644 E. sayılı dosyası ile davalı tarafından dava dısı Günkar Motorlu Araçlar San. ve Tic. Ltd. Sti. aleyhine isçilik alacaklarına yönelik olarak dava açıldıgı, sirketin davacının ogullarına ait oldugu, bilirkisi incelemesinin yapıldıgı, davanın hâlen derdest oldugu anlasılmaktadır.
28. Taraflar arasında kira sözlesmesi bulundugu yazılı belge ile sabit ve tarafların da kabulünde ise de, 01.10.2009 baslangıç tarihli kira sözlesmesine dayanarak dört yıl boyunca kira ödemesi yapılmamasına ragmen davacı tarafça herhangi bir talep bulunulmadıgı, davalı isçinin isçilik alacaklarına yönelik dava açması üzerine eldeki davanın açıldıgı anlasılmaktadır. Kira sözlesmesi mevcut iken dört yıl boyunca kira ödemesi yapılmamasına ragmen bu yönde herhangi bir talepte bulunulmaması, isçiye her ay çalısması karsılıgında ödenen ücretlerden kira bedeli olarak herhangi bir kesinti yapılmaması ve davalının tahliyesinin saglanmaması gibi hususlar dikkate alındıgında Hukuk Genel Kurulunun çogunlugu tarafından davalının savunmasına itibar edilerek, taraflar arasındaki hukukî iliskinin gerçek bir kira iliskisi olmadıgı, tasınmazın davalıya is iliskisi sebebiyle kira bedeli ödemeden oturması için tahsis edildigi sonucuna varılmıstır. Hayatın olagan akısına göre de herhangi bir bedel alınmaksızın dört yıl boyunca davalının kiralananda oturmasına izin verilmesi mümkün degildir. Davalı isçinin kullanımında olan tasınmazın is iliskisi sona erdiginde bosaldıgı da anlasılmaktadır.
29. Hukuk Genel Kurulunda yapılan g.rüsmeler sırasında; davacının 01.10.2009 baslangıç tarihli kira sözlesmesi nedeniyle ödenmeyen kira alacaklarının tahsili istemiyle davalıya karsı icra takibi baslatmıs oldugu, davalı kiracı kira sözlesmesi ve altındaki imzayı kabul ettiginden isin esasına girilerek kira borcunun olup olmadıgı tespit edilip olusacak sonuca göre karar verilmesi gerektigi, dolayısıyla Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerektigi g.rüsü ileri sürülmüs ise de, bu g.rüs yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çogunlugu tarafından benimsenmemistir.
30. Diger taraftan dava tarihi 16.05.2014 oldugu hâlde, gerekçeli karar baslıgında dava tarihinin 08.08.2016 olarak gösterilmesine iliskin yanlıslık mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliginde bulundugundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıstır.
31. Hâl böyle olunca, mahkemenin davanın reddini içeren direnme kararı yerindedir.
32. Tüm bu nedenlerle mahkemenin yazılı sekilde karar vermesinde bir isabetsizlik g.rülmediginden usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekmistir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç pesin alındıgından harç alınmasına yer olmadıgına,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi geregince uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III/1-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.10.2021 tarihinde oy çoklugu ile kesin olarak karar verildi.
KARSI OY
Davacı, davalının kendisine ait daireyi 01.10.2009 tarihli kira sözlesmesi ile kiraladıgını, kira borcunu ödemedigini, kira bedelinin ödenmesi için giristigi icra takibine davalının itiraz ettigini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacagın %20’si oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini istemistir.
Davalı, davacıya ait isyerinde isçi olarak çalıstıgını, davacının çalısanlarına ücretsiz lojman tahsis ettigini, Konya 2. Is Mahkemesince isçilik hakları ile ilgili olarak dava açtıktan sonra, davacının bu davayı açtıgını bildirerek, davanın reddini savunmustur.
Mahkemece, taraflar arasında kira sözlesmesinin bulundugu, ancak 01.01.2009 baslangıç tarihli kira sözlesmesine istinaden dört yıl boyunca kira ödemesi yapılmamasına ragmen, davacı tarafın da talepte bulunmadıgı, davalının isçi alacagına yönelik dava açması nedeniyle kira alacagına yönelik icra takibi baslatıldıgı, hayatın olagan akısına göre herhangi bir bedel almaksızın dört yıl boyunca davalının kiralananda oturmasına izin verilmesi mümkün olmadıgı, davanın TMK 2. ve 3. maddeleri esas alınarak reddine karar verilmis, hüküm davacının temyizi üzerine Yargıtay (3.HD) /Kapatılan 6. Hukuk Dairesinin 16.06.2016 tarih ve 2015/9841 Esas, 2016/4718 sayılı kararı ile bozulmus, mahkemece bozma kararına karsı direnilmistir.
Davalı, davacıya ait tasınmazı, 1 Ekim 2009 tarihli ve bir yıl süreli kira sözlesmesi ile mesken olarak kiralanmıs ve sözlesmede her ay 300TL kira bedelinin pesin olarak ödenecegi kararlastırılmıstır.
Davalı kiracı 06.11.2014 tarihli celsede kira sözlesmesindeki imzayı kabul etmistir. Davalı kiracı, kira sözlesmesi ve altındaki imzayı kabul ettigine göre, sözlesme ile kararlastırılan kira bedelinden sorumludur. Mahkemece isin esasına girilerek, davacının ne miktar kira alacagının oldugu tespit edilerek, olusacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, soyut gerekçelerle kira alacagına yönelik yapılan icra takibinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. ve 3. maddeleri uyarınca iyi niyetle bagdasmadıgından davanın reddine karar verilmis olması dogru degildir. Bu gerekçelerle direnme kararının bozulması g.rüsünde oldugumuzdan sayın çogunlugun direnme kararının onanması kararına katılamıyoruz.
Yorum Yap