Ecrimisil Davalarında Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır, Ne Zaman İşlemeye Başlar?

T.C. Yargıtay 8. HD
Esas:
2018/10522
Karar:
2021/1134
K.T.: 10.02.2021 

Özet: Ecrimisil davaları, beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili; müvekkillerinin … ili, … ilçesi, 3168, 3267, 68, 3268 ve 3278 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazların belli oranlarda hisse sahibi olarak maliki olduklarını, davalı Belediyenin taşınmazları herhangi bir kamulaştırma işlemi yapmaksızın fiilen el koymak suretiyle uzun süreden beri kullandığını, sözü edilen beş parsel ile ilgili … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı 2014/324 Esası ile açılan davanın kabul ile sonuçlandığını ve davalının haksız el atmasının tespit edildiğini belirterek, anılan davanın dava tarihi olan 05/06/2014’ten geriye dönük el atma tarihine kadar şimdilik belirsiz alacak davası olarak 25.000 TL’nin dönemsel faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunmuş, bahse konu taşınmazların Belediye tarafından park olarak düzenlendiğini, öncesinde ve sonrasında parseller üzerinde herhangi bir tarımsal ürün geliri ve kira geliri elde edilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, kıyıların hukuksal statüsü nedeniyle kıyı kenar çizgisi belirlenmeden önce özel mülkiyete konu olmuş ve tapu siciline tescil edilmiş taşınmazlar üzerinde kazanılmış hak doğmayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, taşınmazların kıyı şeridinde olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bu yerlerin deniz kenarında kumluk ve çakıllık bir yer olarak yöre halkı tarafından denize girilip, piknik alanı olarak kullanılırken … Belediyesi tarafından doldurularak park haline getirildiği ve düz bir arazi elde edildiği, tarım arazisi olarak kullanılması mümkün olmayıp, arsa olarak kullanılmasının da mümkün olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyize edilmiştir.

Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.

Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).

25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.

Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.

Eğer, arsalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.

İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.

Somut olayda; davaya konu edilen taşınmazların … ili, … ilçesi 3168, 3267, 68, 3268 ve 3278 parsel numaraları ve arsa vasfıyla tapuda kayıtlı olduğu, dava tarihinde davacıların taşınmazlar üzerinde paylı malik oldukları, davalı tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi olmaksızın taşınmazlara el atıldığı da sabit olduğuna göre, Mahkemece az yukarıda belirtmiş olduğumuz ilkeler çerçevesinde zamanaşımı def’i de dikkate alınarak talep edilen dönemler için ecrimisil hesabı yaptırılması ve davacıların payları oranında belirlenen miktara hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 10.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Son Gönderiler

Yorum Yap