Avukat ile Yazı İşleri Müdürü Arasında Çıkan Tartışma Sonucu Müdürün, Gerçekleşmediği Halde Kendisinin Tehdit ve Yaralamaya Teşebbüs Edildiğine İlişkin Tutanak Düzenlemesi Suç mudur?

T.C. Yargıtay 8. CD
Esas:
2019/12806
Karar: 2020/14132
K.T.: 24.06.2020

Özet: Avukat ile mahkeme yazı işleri müdürü arasında çıkan tartışma sonucu müdürün, gerçekleşmediği halde avukatın kendisini tehdit ve yaralamaya teşebbüs ettiğine ilişkin tutanak düzenlemek suretiyle hukuka aykırı bir fiil isnadında bulunması; iftira suçunu oluşturur.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İftira
HÜKÜM : Beraat

Gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Katılan avukat tarafından vekil sıfatıyla takip edilen Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/606 Esas sayılı dosyasının önceden arşivden çıkarılarak mahkeme kalemine bırakıldığı olay günü de katılan avukat tarafından anılan dosya ile ilgili tavzih dilekçesinin stajyer avukat tarafından gönderilerek dosyasına konulmak istendiği, ancak dosyanın kalemde bulunmasına rağmen sanık yazı işleri müdürünce dosyanın mahzende olduğu, on gün sonra getirmesini söylediği, bu bilginin stajyer avukat tarafından katılana bildirildiği, bunun üzerine katılan avukatın sanık ile telefonla görüşmek istediği fakat yazı işleri müdürünün bu isteği geri çevirmesi üzerine katılan avukatın mahkeme kalemine gelerek söz konusu dosyanın çok önceden arşivden çıkarıldığını söylemesi üzerine yazı işleri müdürü ile aralarında tartışma yaşandığı, sanık yazı işleri müdürünün gerçekleşmediği halde katılan avukatın mahkeme kaleminde kendisine yönelik ” senin haddini bildireceğim, seni süründüreceğim…” şeklinde sözlerle tehditte bulunup üzerine yürüdüğü ve saldırarak yaralamaya çalıştığına dair, 24.01.2014 tarihli tutanağı düzenleyerek kalem çalışanlarına imzalattırdığı ve tutanak doğrultusunda 28.01.2014 tarihinde katılan hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, 07.02.2014 tarihinde de Ankara Barosuna şikayette bulunduğu, katılan hakkında yapılan şikayetle ilgili olarak Adalet Bakanlığı’nca yapılan soruşturma sonunda 26.03.2015 tarihli olur ile soruşturma ve kovuşturma izni verilmediği olayda;

Katılan avukat ile sanık mahkeme yazı işleri müdürü olan sanık arasında bir dosyanın bulunup bulunmaması sebebiyle tartışma yaşandığı, ancak sanığın tüm dosya içeriğinden ve beyanlardan anlaşıldığı üzere gerçekleşmediği halde katılan avukatın kendisine yönelik tehditde bulunduğuna ve yaralamaya teşebbüs ettiğine ilişkin tutanak düzenlediği ve bu kapsamda avukat hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Ankara Baro Başkanlığı’na şikayette bulunarak katılanın soruşturma geçirmesine neden olduğu anlaşılmıştır. Sanık, yaşanan bir tartışmayı olduğundan farklı göstererek hiç bir maddi vaka ve somut olguya dayanmadan katılanın tehdit ve kasten yaralamaya teşebbüs suçlarını işlemediğini bildiği halde işlenmiş gibi göstermek suretiyle hukuka aykırı bir fiil isnadında bulunması karşısında TCK.nın 267. maddesinde düzenlenen iftira suçu tüm unsurları ile oluştuğu halde hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,

Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.06.2020 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI DÜŞÜNCE

İftira suçu TCK.nın 267 maddesinden düzenlenmiş olup, “yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi” nin eylemi yaptırım altına alınmıştır.

Olayda, … Adliyesi’nde yazı işleri müdürü olarak görev yapan sanığın, görevli olduğu mahkemenin bir dosyasında, tavzihte bulunmak için stajyeri ile dilekçe gönderen, ancak telefonda yaptıkları tartışma sonrasında adliyeye gelen katılan avukat ile dosyanın bulunamadığı gerekçesiyle aralarında geçen tartışmaya ilişkin tutanak düzenlediği, bu tutanakta katılanın sanığa tehdit içeren sözler sarfederek üzerine yürüdüğü ve saldırdığı yönünde ifadelerin yer aldığı, oysa gerçekte katılanın sanığın üzerine yürümediği ve saldırmadığı, bu nedenle sanığın iftira suçunu işlediği iddia edilmiş, yapılan yargılama sonucu mahkemece verilen beraat kararı Dairemizce oy çokluğu ile bozulmuş ise de;

Taraflar arasında bir tartışmanın yaşandığının sabit olduğu, her ne kadar tutanağı imzalayan görevli memurlar daha sonra verdikleri ifadelerde katılan avukatın sanık yazı işleri müdürünün üzerine yürümediği yönünde beyanda bulunmuşlar ise de, katılanın tartışma sırasında sanığın üzerine yürümüş olabileceği ancak bunun tanıklarca görülmemiş olabileceği gibi, katılanın hareketlerinin sanık tarafından kendisine saldırı teşebbüsü olarak da yorumlanabileceği göz önüne alındığında, sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiğine ilişkin hakkında her türlü kuşkudan uzak, mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, mahkemece verilen beraat kararının yerinde olduğu düşünülmekle, sayın çoğunluğun görüşüne katılmak mümkün olmamıştır. 24.06.2020

Son Gönderiler

Yorum Yap