Türk Ceza Hukukunda İnfaz Rejimi Ve 5275 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi

15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da birçok önemli değişiklik gerçekleştirilmiştir. Bu Kanun; İnfaz Hakimliği Kanunu, TCK ve CMK’da da bazı değişiklikler yapan ve toplam 69 maddeden oluşan bir kanundur. Yapılan değişikliklerin sebepleri olarak, COVID-19 salgını ve sayıları 300.000 civarında olan tutuklu ve hükümlülerin oluşturduğu kapasiteyi aşan yoğunluk gösterilmektedir.

Bu çalışmada, öncelikle infaz rejimine ilişkin genel bilgiler verdikten sonra, yapılan değişikliklere dair uygulayıcılara yön gösterecek birtakım değerlendirmelerde bulunarak, konunun detayları incelenmiştir.

İnfaz Rejimi

İnfaz; yapma, bitirme, icra etme ve sonuç alma anlamına gelmektedir. İnfaz hukuku ise,  Ceza Mahkemeleri tarafından verilen mahkumiyet kararlarından hapis, adli para cezası ve güvenlik tedbirlerinin nasıl ve ne şekilde yerine getirileceğini anlatan hukuk dalıdır. İnfaz rejimi; hükümlü, mağdur ve kamu vicdanı açısından önemli bir fonksiyon ifa etmektedir.

Kesinleşen mahkumiyet kararları ancak infaz edilirse caydırıcı olur. Aksi takdirde verilen karar sadece şekli bir karardan ibaret olacaktır. Kanun, hapis cezalarını, ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve süreli hapis olarak üçe ayırmaktadır. Süreli hapisler de kısa ve uzun süreli olarak ikiye ayrılır. Kısa süreliler 1 yıl dahil olmak üzere 1 yıldan az süreli hapis cezalarıdır. 1 yıl ile 20 yıl arasındakiler ise uzun süreli olarak adlandırılır. Ağırlaştırılmış müebbette 30 yıl, müebbette 24 yıllık şartlı tahliye süresi var iken, sürelilerde ise şartlı tahliye oranı bulunmaktadır. Bu oran da müddetname ile belirlenir. Müddetname, hükümlünün cezaevinde kalacağı süreyi gösterir.

Hapis cezaları dışında, adli para cezalarının verildiği mahkumiyet kararları da mevcuttur. Bu ceza kural olarak, 5 ile 730 gün arasında günlük 20 ile 100 TL arasındaki miktara göre belirlenir. 3000 TL ye kadar verilen para cezaları kesindir.

Kesinleşen mahkumiyet ilamlarına ilişkin UYAP üzerinden kesinleşme şerhi verildikten sonra yerel mahkeme ilamı İnfaz Savcılığı’na gönderir. İnfaz Savcılığı, kararda kesinleşme şerhi veya hesapta hata olup olmadığı hususlarını kontrol eder. Gerek yerel mahkeme aşamasında, gerekse istinaf ya da temyiz aşamasında hesapta hata yapıldığı İnfaz Savcılığı tarafından tespit edilirse, kanun yararına bozma ya da itiraz yoluna gidilebilir.

İnfaz açısından bir diğer önemli husus, yargılama aşamasında verilen adresin doğruluğudur. Zira müddetname sonrası, 3 yıldan az süreli mahkumiyet alınan kasıtlı suçlarda hükümlünün ilamdaki adresine çağrı kağıdı çıkarılır. Taksirli suçlarda da alınan ceza 5 yıldan az ise çağrı kağıdı gönderilir. Hükümlü, daha önce belirtmiş olduğu bu adreste olmasa dahi, kendisine çağrı kağıdı tebliğ edilmiş sayılır. Tebliğden itibaren 10 gün süre beklenir. Ancak alınan cezalar, belirttiğimiz bu sınırların üstündeyse çağrı kağıdı gönderilmeksizin, derhal yakalama çıkarılır.

Adli para cezalarında da çağrı kağıdı değil, para cezası ödeme emri ilam adresine tebliğ edilir ve 30 gün beklenir. Eğer hükümlü süresinde gelmezse hükümlünün para cezası hapis cezasına çevrilir. Bu dönüştürme yapılırken de mahkemenin kararı dikkate alınır. Ancak, 28.06.2014’te yürürlüğe giren 6545 sayılı yasa kapsamındaki suçlarda, 1 gün 2 saate karşılık olmak üzere hükümlü kamuya yararlı bir işte çalışmaya mahkum edilir.

7242 Sayılı Kanun ile Getirilen Değişiklikler

Tüm bu açıklamalar sonrasında 7242 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikler şöylece özetlenebilir:

  • Koşullu salıverme süresi 2/3’ten 1/2’ye, mükerrir suçlar ve örgütlü suçlar bakımından infaz süresi 3/4’ten 2/3’e indirilmiştir.  
  • Terör, uyuşturucu ticareti, cinsel saldırı, cinsel istismar suçları, kasten öldürme, yüzün sürekli değişikliğine sebebiyet veren kasten yaralama suçu, kadına karşı şiddet, işkence, eziyet suçları ve özel hayatın gizliliğineilişkin suçlar dışında 30 Mart 2020 tarihine kadar işlenen suçlarda, 1 yıllık denetimli serbestlik süresi 3 yıla çıkarıldı. Genel olarak denetim süresi de maktu 1 yıl olarak belirlenmiştir.
  • Yeni doğum yapan ve toplamda 3 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olan kadın hükümlüler cezalarını konutunda infaz edebilecek. Diğer yandan hamile kadınların cezaları 1,5 yıla kadar ertelenebilecektir.
  • 30 Mart 2020 tarihine kadar suç işleyen çocuk hükümlülerin 15 yaşını dolduruncaya kadar cezaevinde kaldığı 1 gün, 3 gün; 15 yaşından 18 yaşını dolduruncaya kadar cezaevinde kaldığı 1 gün ise 2 gün sayılacaktır.
  • Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin 3 günlük mazeret izin hakkı 7 güne çıkarılmıştır.
  • Covid-19 salgını nedeniyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlüler, 31 Mayıs 2020 tarihinekadar izinli sayılacaktır. Bu süre Bakanlıkça uzatılabilecektir.
  • Maruz kaldıkları ağır hastalık, engellilik veya yaşlılık sebebiyle hayatlarını cezaevinde yalnız idame ettiremeyen 65 yaşını bitirmiş hükümlülerincezası, denetimli serbestlik tedbiri altında infaz edilecektir.
  • Hükümlülerin iyi hallilik değerlendirmesi, bundan sonra infazın tüm aşamalarında ve 6 ayda bir yapılabilecektir.
  • Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan iyi halli bazı hükümlülerden açık ceza infaz kurumuna ayrılmasına bir yıl veya daha az kalanların açık ceza infaz kurumlarına gönderilmesine imkan tanınacaktır.
  • Zorunlu ve çok ivedi durumlarda, Cumhuriyet Başsavcılığının hapis cezasının infazına 6 ay ara verebilmesine ilişkin yetkisi, 1 yıla çıkarılmıştır.
  • Çocuk hükümlülere verilebilecek ödül imkanının kapsamı genişletilmiştir. Bu kapsamda çocuk hükümlülerin kardeşiyle de görüşmesineimkan tanınacaktır.
  • Hükümlülere hasta olan yakınlarını ziyaret edebilmesi amacıyla verilen mazeret izin hakkı, 1’den 2’ye çıkarılmıştır.
  • Açık ve kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlülerin salgın hastalık halinde kuruma ait telefon ve fakscihazından derhal yararlandırılmasına imkan tanınacaktır.
  • Hükümlüler kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı kütüphanelerden yararlanabilecektir. 
  • Elektronik cihazla takip edilebilecek şüpheli, sanık ve hükümlülerin, rızaları alınmak koşuluyla kendilerine ait cihazlar üzerinden de takipedilebilmelerine imkan tanınacaktır.
  • Kaçakçılık suçlarında getirilen yeni düzenleme ile “Eşyanın değerinin hafif olması hâlinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması hâlinde ise üçte birine kadar indirilebilme imkanı getirilmiştir. Bu suçtan dolayı cezası kesinleşmiş olanlara da uyarlama imkanı gelmiştir. Ayrıca yapılan değişikliğe göre de,  kaçakçılık suçunda etkin pişmanlık göstererek suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödeyenlerin cezasında indirim yapılabilecektir.
  • TCK 220 çerçevesinde örgüt kurma, yönetme ve üye olma suçlarının alt ve üst sınırları artırılmıştır.
  • İnfaz Hakimliklerinin görevleri artırılmış ve bu mahkemelerin bu yolla ihtisaslaşması sağlanmıştır.

Yeni yasa değişikliğiyle İnfaz Savcılıkları, 15.04.2020’den itibaren yeniden müddetnameler yapıp, lehe olanları hükümlüye tebliğ etmiştir. Zira TCK’nin 7. maddesi gereği, şartlı tahliyede ve denetimli serbestlikte de lehe kanun uygulanacaktır. Kapalı ceza infaz kurumunda olup da şartları tutanlara açık ceza infaz kurumuna geçme imkanı verilmiştir. Keza açık ceza ve infaz kurumunda olanlara da süreli idari izinler verilmiştir.

Kanaatimizce, bir hukuk devletinde infaz rejimi oldukça önem arz eden bir konudur. Zira, çalışmamızın başında da belirttiğimiz gibi, bu rejimin toplumu ve kamu düzenini doğrudan etkileyen sonuçları mevcuttur. Eğer, bir suçun mağduru, o suçun hükümlüsünün yeterince cezalandırılmadığı inancında olursa, suçluyu bizzat cezalandırma yoluna gidebilecektir ki bu da yeni suçluların ortaya çıkmasına sebebiyet verecektir. Oysa ceza hukukunun önemli bir fonksiyonu da onarıcı adalete olan katkısıdır. Mevcut infaz rejiminde yapılan ve özellikle hükümlülerin, infaz kurumlarında daha kısa tutulmasına dönük değişikliklerin ‘’daha az cezalandırma’’ yöntemini benimsediği görülmektedir. Bu durumu olumlu bir gelişme olarak görmek mümkün değildir. Zira adı af olmasa da, bu neviden düzenlemeler toplumun hukuk sistemine olan güvenini zedelemektedir. Yeni düzenlemede olumlu olarak görülebilecek birtakım değişiklikler de göze çarpsa da, bu yasa sayesinde salıverildikten sonra ‘’yarım bıraktıkları işlerini tamamlayan’’ mahkumların medyaya yansıyan görüntüleri, bu az da olsa olumlu olan yenilikleri de gölgede bırakmaya yetmiştir.

Avukat Doç. Dr.
İslam Safa KAYA
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim Üyesi

Son Gönderiler

Yorum Yap