Taraflar Arasında Anlaşma Sağlanmış Olsa Bile Aynı Ortak Büroyu Paylaşan Avukatlardan Biri Davacıyı Diğeri Davalıyı Temsil Edebilir mi?

TBB Disiplin Kararları
Esas
: 2018/745
Karar: 2018/976
K.T.: 02.11.2018

Özet: Bir davada taraflar arasında anlaşma sağlanmış olsa bile aynı ortak büroyu paylaşan avukatlardan birinin davacıyı diğerinin davalıyı temsil etmesi Avukatlık Kanunu’nun 38/b. maddesine aykırıdır.

Şikâyetli avukat hakkında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13.10.2016 günlü “Olur”u ile; “Kapatılan … İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/6 esasına kayden görülen ipoteğin fekki davasını, davacı Y.D. vekili sıfatıyla açmış olduğu hâlde, aynı davada davalı M.A.’nın da vekilliğini üstlenmek suretiyle, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 38/b maddesi hükmünde düzenlenen, aynı işte menfaatleri zıt tarafların vekilliğini üstlenme yasağına aykırı davrandığı” iddiası üzerine soruşturma izni verilmesi ve … İcra Hukuk Mahkemesinin 02.08.2016 kayıt tarihli ihbar yazısı üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir. 

Şikâyetli savunmalarında özetle; bahsi konu davada birlikte çalıştığı Avukat F.O.’nun davacı Y.D. vekili olduğunu; kendisinin Y.D. vekili olmadığını, M.A. vekili olduğunu, birlikte çalıştığı F.O.’nun Y.D. vekili olarak … İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/6 esas sayılı dosyası ile ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, davalı-ipotek alacaklısının … yaşamakta olduğunu tebligatın kendisine ulaşmasından sonra telefonla arayarak dosya ile bilgi aldığını, bu arama sonrasında eski müvekkili olduğu ortaya çıkınca gelemeyeceğini, dosyanın varlığının kendisini rahatsız ettiğini belirterek nasıl yardımcı olabileceğini sorunca vekâletnamesinin olduğunu, isterse davaya girebileceğini ancak yazılı talimat istediğini belirttiğini, kabul ettiğini ve talimatı mail ile gönderdiğini, talimatın gelmesinden sonra dava dilekçesini hatalı olarak imzaladığını fark ettiğini, hemen Mahkemeye 13.07.2016 tarihli dilekçe gönderdiğini, Y.D.’yi tanımadığını, onun da kendisini tanımadığını, müvekkili M.A.’nın birlikte çalıştığı kişinin karşı yanın vekili olduğunu bilmekte olduğunu, buna karşın tarafına yetki verdiğini, Avukatlık Kanunu ya da disiplin kurallarına aykırı herhangi bir eyleminin söz konusu olmadığını beyan etmiştir. 

İncelenen dosya kapsamından, Baro Yönetim Kurulu’nun 02.08.2017 günlü toplantısında şikâyetli hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği, 

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 21.02.2017 günlü “Olur”u ile; avukat hakkında kovuşturma izni verilmediği, 

Baro Disiplin Kurulu’nca, “Dava dilekçesinden, şikâyetlinin Baro Başkanlığına verdiği savunma ile muhakkik raporundan şikâyetli avukatın şikâyet konusu davada davacı Y.D. vekili olan Avukat F.O. ile aynı, büroda birlikte çalışmakta oldukları ve şikâyetlinin aynı davada dosyaya davalı M.A. vekili olarak vekâletname ibraz ettiği anlaşılmaktadır. Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun 10.04.2004 tarihli, 2004/23 esas, 2004/115 karar sayılı ve 30.04.2010 tarihli, 2009/699 esas, 2010/184 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ‘bir davada taraflar arasında anlaşma sağlanmış olsa bile aynı ortak büroyu paylaşan avukatlardan birinin davacıyı diğerinin davalıyı temsil etmesi Avukatlık Kanunu’nun 38/b. maddesine aykırıdır’. Bu nedenle şikâyetlinin eylemi Avukatlık Kanunu’nun 38/b. maddesine aykırı olup disiplin suçunu oluşturur Avukatlık Kanunu’nun 38/b. maddesinin Avukatlık Kanunu’nun altıncı kısmında yer alması sebebiyle Avukatlık Kanunu’nun 136/1. maddesi gereğince şikâyetli hakkında kınama cezası verilmesi gerektiği hususunda kurulumuzda tam bir kanaat oluşmuştur.” gerekçesiyle şikâyetli hakkında ceza tayin edildiği, 

Şikâyetlinin disiplin sicil özetinde ceza olmadığı, 

Şikâyetli avukatın 29.06.2018 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını aynen tekrarla, olayda çıkar çatışmasının olmadığını, korunacak ve kaybolacak bir hak olmadığını, dosyanın taraflarınca hakkında yapılmış bir şikâyet olmadığını, ihbar eden hâkimin FETÖ/PDY üyesi olduğunu meslekten ihraç edildiğini, davanın 1988 yılında konulan ipoteğin kaldırılmasından ibaret olduğunu, davacı vekilinin yanında sigortalı çalışan Avukat F.O. olduğunu, kendisine çıkarılan herhangi bir vekâlet ve yetki belgesi olmadığını, dava dilekçesini sehven imzaladığını belirterek, itirazının kabulüne karar verilmesini talep ettiği, 

Usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği görülmüştür. 

Şikâyetli avukat … 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/6 esas sayılı dosyasında dava açılan 12.01.2016 tarihli dilekçeye davacı Y.D. vekili olarak imza atmıştır. Şikâyetli avukat davacı Y.D.’nin avukatı değildir. 

Şikâyetli avukat aynı Mahkemeye 27.05.2016 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile davalı M.A. vekili olarak katılmıştır. 

Şikâyetli avukat yanında sigortalı olarak çalışan avukat ile birlikte dava açmıştır. Davacının kendisine vekâlet vermediğini bilmemesi, özenli davranmadığı şeklinde kabul edilmelidir. Şikâyetli hatasını Mahkemenin 12.07.2016 tarihinde talebinin reddettikten sonra fark etmiş ve 13.07.2016 tarihli dilekçe ile dava açan dilekçeyi hataen imzalandığını beyan etmiştir. 

Şikâyetli avukatın yanında çalışan avukatın muvafakatle iş alabileceği savı, bu olayda aynı davada avukatlık yapabileceği şeklinde bir savunmaya imkân veremez. Avukatlık Kanunu 38.maddesinin son fıkrası net şekilde işin reddi hallerinin avukatların yanlarında çalıştıkları avukatları da kapsayacağı belirtilmektedir. 

Belirtilen nedenler ile Disiplin yargılaması sonucunda Baro Disiplin Kurulu verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, itirazın reddi ile usul ve yasaya uygun kararın onanması gerekmiştir. 

Gereği düşünüldü: 

1-Şikâyetli avukatın itirazının reddi ile; … Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikâyetlinin “Kınama Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 09.04.2018 gün ve 2017/20 Esas, 2018/5 Karar sayılı kararının ONANMASINA, 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere, 

Oy birliği ile karar verildi.

Son Gönderiler

Yorum Yap