Kadına Yönelik Şiddet
Geçmişte ve günümüzde (gelecekte olmamasını diliyoruz!) kanayan yaramız olan kadına yönelik şiddet, kamusal ve özel alanda gerçekleşen, kadınların fiziksel, cinsel, duygusal zarar görmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması olası, her türlü cinsiyet temelli şiddet eylemi veya bu eylemin yapılacağına ilişkin tehdit ya da zorlama ve keyfi olarak özgürlüğün kısıtlanmasını hedef almaktadır. Kadına yönelik şiddet kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan, kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Bu ihlaller gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülmekle birlikte, kadınlar dünyanın bütün ülkelerinde fiziksel ve psikolojik şiddet tehlikesi altında yaşamaktadır.
İstanbul Sözleşmesi
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet konularında temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen bir uluslararası insan hakları sözleşmesidir. Sözleşmenin amacı, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak; kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirme yolu da dâhil olmak üzere kadınlarla erkekler arasında maddi eşitliği sağlamak; ev içi şiddetin tüm mağdurlarının ve kadına yönelik şiddet mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı çerçeve, politika ve önlemler geliştirmek; kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak; kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamaktır.
Kadınlara Yönelik Her Türlü Şiddetin Önlenmesi
İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği, biyolojik veya hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın ev işi şiddetin ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olmasıdır. Ayrıca bu sözleşme, kadınlara yönelik ayrımcılığı da yasaklamaktadır. Sözleşmede, ekonomik zarar veya ekonomik ızdırap da kadına yönelik şiddet biçimlerinden biri (ekonomik şiddet) olarak tanımlanmıştır. Sözleşme, yalnızca taraf devletlerin vatandaşı olan kadınlar için değil, sığınmacı ve hukuki durumu ne olursa olsun göçmen kadınlar için de koruma sağlamaktadır. Sözleşme, erkeklere ve çocuklara yönelik ev içi şiddetten de söz etmekte ve şiddet mağduru kız ve oğlan çocuklara ilişkin özel düzenlemelere yer vermektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nin Kapsamı
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet mağdurlarını kapsamaktadır. Kadına yönelik şiddet, ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik, acı ve ızdırap veren veya verebilecek olan, cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu eylemlerle tehdit etme, zorlama, keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma olarak tanımlanmıştır. Aile içi şiddet ise aile içinde veya hanede veya mağdur faille aynı evi paylaşsa da paylaşmasa da eski veya şimdiki eşler veya partnerler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemi olarak tanımlanmıştır. Kız çocukları dâhil, yalnızca kadınlar, kadınlara yönelik şiddet mağduru olabilmesine rağmen, erkekler ve oğlan çocukları da ev içi şiddet mağduru olabilirler. İstanbul Sözleşmesi, LGBTİ bireylerden açıkça söz etmemesine rağmen, taraf devletlerce sözleşmede öngörülen korumanın, hiçbir ayrıma yer vermeksizin bütün gruplara sağlanması gerektiğini öngördüğünden, ev içi şiddet mağduru LGBTİ bireylerin de, sözleşmenin sağladığı korumanın kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Şiddetin Her Türü Yasaktır!
Sözleşme, fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetin her türünü yasaklamaktadır. Taraf devletler, kadınların daha aşağı düzeyde olduğu düşüncesine veya kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı önyargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla, kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesine yardımcı olacak önlemleri alacaklardır. Taraf devletler kültür, töre, din, gelenek veya namus gibi kavramların, bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.
Türkiye, sözleşmeyi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştır. 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
KAYNAKÇA
Wikipedia (2020) “İstanbul Sözleşmesi” Temmuz 2020 www.tr.wikipedia.org/wiki/İstanbul_Sözleşmesi
Bakırcı, K. (2019) “İstanbul Sözleşmesi” 2019 www.turkkadinlarbirligi.org/tr/kurumsal/5/İstanbul+Sözleşmesi
www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss81.pdf
Stj. Av. Eda Gül ÇİFTÇİ
Yorum Yap