Bir Avukat Yanında Sigortalı Çalışan Avukatın, CMK Uyarınca Müdafilik Hizmeti Karşılığı Hak Kazandığı Vekâlet Ücretinin; Yanında Çalıştığı ve Dolayısıyla Ücretini Tahsil İçin Makbuzunu Kullandığı Avukatın Vergi Borcundan Mahsup Edilememesi

T.C. Danıştay 3. Daire
Esas:
2010/205
Karar: 2011/5144
K.T.: 23/09/2011

Özet: Bir avukat yanında sigortalı çalışan avukatın, CMK uyarınca müdafilik hizmeti karşılığı hak kazandığı vekâlet ücreti; yanında çalıştığı ve dolayısıyla ücretini tahsil için makbuzunu kullandığı avukatın vergi borcundan mahsup edilemez.

İstemin Özeti: Avukat olan ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca görevlendirilen davacının müdafilik ücretinin tarafına ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun, yanında sigortalı olarak çalıştığı avukatın vergi borcu nedeniyle reddedilmesi yolundaki işlemin iptali ile söz konusu ücretin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davada; davacının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 150’nci maddesi uyarınca bizzat yerine getirdiği müdafilik görevi nedeniyle ücret almaya hak kazandığında tartışma bulunmadığı, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulanma Şekli Hakkında Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca yapılacak ödemeye ilişkin usullerin, Adalet Bakanlığınca çıkarılan ve 2.3.2007 gün ve 26450 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelikle belirlendiği, buna göre davacının, nezdinde sigortalı olarak çalıştığı avukatın serbest meslek makbuzunu kullanması gerektiği, bu durum ücretin ödeme usulüne ilişkin bir prosedür olup, serbest meslek makbuzu kullanılan avukatı hak sahibi yapmayacağından, müdafilik görevi yapan davacıya ödenmesi gereken ücretin, yanında çalıştığı avukatın vergi borcuna mahsup edilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden, yasal faiz istemi yönünden ise davayı reddeden …… 2. Vergi Mahkemesinin 30.9.2009 gün ve E:2009/777, K:2009/1275 sayılı kararının; 1993/6 ve 2002/1 numaralı Tahsilat iç Genelgeleri uyarınca hak sahiplerine yapacakları ödemelerden önce hak sahibinin vergi borcunun bulunup bulunmadığı sorgulandıktan sonra, ödemenin yapılması gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi: ……..

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı: …….

Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerdi bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 23.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

T.C.
……
2. VERGİ MAHKEMESİ

ESAS NO: 2009/777
KARAR NO: 2009/1275

DAVACI:

DAVALI: …… Valiliği Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü /……

DAVANIN ÖZETİ: Davacı tarafından, Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yerine getirdiği müdafilik görevi neticesinde hak kazandığı ücretine ilişkin ödemenin yapılmaması ve yanında sigortalı olarak çalıştığından serbest meslek makbuzu kullanmak zorunda kaldığı avukatın vergi borcuna mahsup edilmesi işleminin; bu alacağın hak sahibinin kendisi olduğu, kendisine ait olmayan bir borçtan dolayı müdafilik hizmetinin karşılığı olan bu bedelin ödenmemesinin hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu, söz konusu makbuzun ilgili Yönetmelik gereği kullanıldığı, makbuz sahibinin vergi borcu bulunup bulunmadığının araştırılmasının doğru olmadığı, yapılacak araştırmanın kendisine ilişkin olması gerektiği, idareye herhangi bir vergi borcu bulunmadığı, müdafilik görevinin yanında çalıştığı avukattan bağımsız olarak yerine getirildiği ileri sürülerek iptali ve ücretin yasal faizi ile birlikte kendisine ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Avukat olan davacının, 2008 yılı CMK raporları ve yanında sigortalı olarak çalıştığı Av. ……e ait serbest meslek makbuzunu …… Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği, ilgili evrakların Müdürlüklerince teslim alınması üzerine adına serbest meslek makbuzu düzenlenen avukatın vergi borcu olup olmadığına ilişkin yapılan araştırma sonucu vergi borcu mahsup işleminin gerçekleştirildiği, 29.09.1993 tarih ve 1993/6 Seri nolu Tahsilat İç Genelgesi ile 02.04.2002 tarih ve 2002/1 seri nolu Tahsilat İç Genelgesi gereğince hak sahiplerinin borcu bulunup bulunmadığının sorgulanması ve bundan sonra ödeme yapılması gerektiği, yapılan işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren ……. 2. Vergi Mahkemesince dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, davacının, Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yürüttüğü müdafilik görevi nedeniyle hak kazandığı ödemenin, ödeme yapılması için gerekli olan ve yanında sigortalı olarak çalıştığı serbest meslek makbuzunu kullandığı Av. … vergi borcuna mahsup edilmesi sonucu ödeme yapılmaması ile ödeme yapılmasına ilişkin idareye yaptığı başvurunun reddine dair 5.5.2009 tarih ve 1948 sayılı işlemden kaynaklanmaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 5560 sayılı Kanununun 21. maddesi ile değişik 150. maddesinde,

(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.

(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık, çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafii görevlendirilir.

(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.

(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. hükmüne yer verilmiştir.

5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulanma Şekli Hakkında Kanununun 5560 sayılı Kanunun 30. maddesi ile değişik 13. maddesinde,

(1) Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile, avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet ve Maliye Bakanlıkları tarafından birlikte tespit edilecek ücret, Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten ödenir. Bu ücret, yargılama giderlerinden sayılır.

(2) Bu madde uyarınca yapılacak ödeme ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. hükmü yer almıştır.

02.03.2007 tarih ve 26450 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin, 21.5.2007 tarih ve 26528 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesi ile değişik 4/d maddesinde, Ücretin Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince baro tarafından görevlendirilen müdafi veya vekile Tarife gereğince ödenecek meblağ ile 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca mutat olan taşıta göre gerçek masraf üzerinden yapılan zorunlu yol giderlerini, acele ve zorunlu hallerde ise, bu Yönetmeliğin 11 inci maddesinde sayılan mercilerin kabulü üzerine mutat taşıt dışındaki araçlarla yapılan zorunlu yol giderlerini ifade edeceği; 10. maddesinin 1. bendinde, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi veya vekile soruşturma ve kovuşturma evreleri için ayrı ayrı olmak üzere Tarifede belirlenen ücretin ödeneceği, 21.5.2007 tarih ve 26528 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesi ile değişik 11. maddesinde, 1) Müdafi veya vekilin; soruşturma evresinde ifade alma ve sorguya, kovuşturma evresinde ise bir oturuma katılmakla Tarifede belirlenen meblağı almaya hak kazanacağı,

(2) Zorunlu yol giderlerine de buna ilişkin belge, gider pusulası veya avukatın rayice uygun yazılı beyanı üzerine hak kazanılacağı,

(3) Müdafi veya vekilin; görevlendirme yazısı, katıldığı soruşturma veya kovuşturma evresine ilişkin tutanağın onaylı örneği, evrakın çok sayıda olması halinde ilk ve son sayfası ve varsa yapmış olduğu zorunlu yol giderlerine ilişkin belge, gider pusulası veya rayice uygun yazılı beyanı ile serbest meslek makbuzunu baroya vermesi üzerine, baro tarafından bu Yönetmelik ve Tarife hükümlerine göre gerekli incelemeler yapılıp hukukî yardımın yapıldığı Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelere göre gruplandırılmış ayrıntılı ödeme listeleri geliş tarihi esas alınmak suretiyle en geç on gün içinde hazırlanacağı ve ekindeki dayanak belgeler ile birlikte soruşturma veya kovuşturmanın yapıldığı yer Cumhuriyet başsavcılığına teslim edileceği,

(4) Müdafi veya vekilin sigortalı olarak çalışmakta ise yanında çalıştığı avukatın, avukatlık bürosu ya da avukatlık ortaklığı şeklinde çalışmakta ise büro veya ortaklığın serbest meslek makbuzunu kullanacağı,

(5) Cumhuriyet başsavcılığınca listeler ve ekindeki dayanak belgeler incelendikten sonra, müdafi veya vekile ödenmesi gereken Tarifede yazılı meblağ ile varsa zorunlu yol giderlerini de kapsayan toplam ücretin, ödeme emri belgesiyle serbest meslek makbuzunu düzenleyenin bildireceği banka hesabına ödeneceği ve yapılan ödemelerin yargılama giderlerinin hesabında dikkate alınmak üzere soruşturma ya da kovuşturma dosyalarına bildirileceği,

(6) Ödeme emri belgelerinin, soruşturma veya kovuşturmanın yapıldığı yer Cumhuriyet başsavcılığınca gecikmeksizin düzenleneceği belirtilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Ceza Muhakemeleri Kanunu gereğince müdafi olarak görevlendirildiği ve bu göreve ilişkin ücret almaya hak kazandığı, davacının sigortalı olarak başka bir avukatın yanında çalışmakta olması nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesi gereği yanında çalıştığı Avukat ……’e ait serbest meslek makbuzunu kullandığı ve Baroya teslim ettiği, davacıya ait müdafilik görevine ilişkin ödeme evraklarının davalı idareye teslimi üzerine davalı idarece, 1993/6 ve 2002/1 seri nolu Tahsilat İç Genelgeleri doğrultusunda adına serbest meslek makbuzu düzenlenen Avukat … vergi borcu olup olmadığı hususunun ilgili vergi dairesine sorulduğu, vergi borcu olduğumla bildirilmesi üzerine vergi dairesi müdürlüğünden gelen haciz bildirisine istinaden davacıya ait ödeme emri belgesinde Avukat … ait vergi borcun mahsup işleminin gerçekleştirildiği, davacının hak ettiği ücret ve giderlerin kendisine ödenmesine yönelik davalı idareye yaptığı 09.04.2009 tarihli başvurunun 05.05.2009 tarih ve 1948 sayılı işlemle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlığın çözümü, davacının hak kazandığı müdafilik ücret alacağından, yukarıda anılan Yönetmeliğin 11. maddesi gereği baroya vermek zorunda olduğu ve yanında sigortalı olarak çalıştığı avukata ait serbest meslek makbuzu nedeniyle bu avukata ait vergi borcunun mahsup edilip edilemeyeceğinin belirlenmesine bağlıdır.

Davacı yukarıda yazılı yasal düzenlemeler uyarınca bizzat yerine getirdiği müdafilik görevi nedeniyle ücret almaya hak kazanmıştır. Davacıya ödenecek bu ücretin nasıl ödeneceğine ilişkin usul yukarıda yer verilen ve Adalet Bakanlığınca yayımlanan Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre, davacı sigortalı olarak başka bir avukatın yanında çalışmakta olduğundan yanında çalıştığı avukatın serbest meslek makbuzunu kullanmak ve Baroya teslim etmek zorundadır. Burada serbest meslek makbuzunun kullanılması sadece ücretin ödenme usulüne ilişkin bir prosedür olup ortada adına serbest meslek makbuzu düzenlenen avukatı hak sahibi yapan bir durum bulunmamaktadır. Burada kendisine ödeme yapılacak kişi yine müdafilik görevini yapan kişidir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8. maddesinde mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek ve tüzel kişi olduğu belirtilmiştir. Bu tanım karşısında davacının, sigortalı avukat olarak başka bir avukatın yanında çalışıyor olması ve yasal zorunluluk gereği bu avukata ait serbest meslek makbuzunu kullanması, bu avukata ait vergi borcundan dolayı sorumlu tutulmasını gerektirmez. Zira serbest meslek makbuzu kullanılan avukata ait vergi borcu ancak ve ancak kendi alacağından mahsup edilebileceğinden, mevcut yasal düzenlemeler gereği davacıya ödenmesi gereken ücretin bu avukatın vergi borcuna mahsup edilmesinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığı açıktır.

Bu durumda idarenin, hak sahibi olarak davacıdan aranılan bir kamu alacağı olup olmadığını sorgulaması gerekirken davacının, mükellefi olmadığı başka birine ait vergi borçları nedeniyle sorumlu tutularak verdiği hizmet nedeniyle hak ettiği ücretin kendisine ödenmemesi ve yasal zorunluluk gereği serbest meslek makbuzunu kullandığı avukata ait vergi borcuna mahsup edilmesi işleminde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Davacının ödemenin yasal faizi ile birlikte yapılmasına ilişkin talebine gelince, bu durumda faiz ödenmesine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığından davacının faize yönelik istemi yerinde bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle; DAVANIN KISMEN KABULÜNE, dava konusu işlemin iptaline, yasal faiz istemine ilişkin kısmın reddine, aşağıda dökümü yapılan 3360.- TL. yargılama giderlerinin davadaki haklılık oranına göre 30,10TL’sinin davalı idarece davacıya ödenmesine, 3.50 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren (30) gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere 30.09.2009 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Son Gönderiler

Yorum Yap