Tek Tarafa Borç Yükleyen – İki Tarafa Borç Yükleyen( Sinallagmatik,Karşılıklı) Sözleşmeler :
• Sözleşme kavramı özünde iki taraflı olma unsuru içerir. Çünkü sözleşmeler karşılıklı irade beyanı ile kurulan hukuki işlemlerdir.
• Sözleşmenin hangi tarafına borç yüklediği ise sözleşmelerin kendi içinde yapılan bir ayrımdır.
• Sözleşmenin yalnızca bir tarafına borç yükleyen, karşı tarafın herhangi bir borç altına girmediği sözleşmelere Tek Tarafa Borç Yükleyen Sözleşmeler adı verilir. Bu tür sözleşmelerin tipik örneği; bağışlama sözleşmesidir.
• İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ise, edimler arasında net bir değiş-tokuş ilişkisi vardır. ” Borçlanıyorum, borçlanasın diye” şeklinde formüle edilir.
• Satım, kira, eser ve hizmet bu türün örnekleridir. Bunlarda her iki taraf da her zaman karşılıklı borç altına girdiği için tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler de denir.
• Karşılıklı sözleşmelerin bazılarında bir taraf her zaman borç altına girerken diğer taraf bazı şartların gerçekleşmesi halinde borçlu sıfatı kazanır.
•Bu tür karşılıklı sözleşmelere de eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler adı verilir. Bu alt ürün tipik örneği ise kullanım ödüncü ve ücretsiz vekalettir.
İvazlı – İvazsız Sözleşme:
• “İvazlı olma” genel olarak İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerin bir diğer adı gibi kullanılsa da özünde daha üst bir kavramdır. Çünkü şart-yükleme-causa gibi kavramların da tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmeye dahil edilmesi, bu türden bir sözleşmeyi de ivazlı olarak kabul etmeyi gerektirebilir.
Birleşme (Örgütlenme-Statü sözleşmeleri):
• Akde taraf olan kişilerin irade beyanlarının aynı yönde olduğu sözleşmelerdir. Bunun tipik örneği şirket sözleşmeleridir. Bu tür sözleşmeleri çok taraflı sözleşmeler adı da verilmektedir.
Taahhüt ve Tasarruf Sözleşmesi Ayrımı:
• Bir hakkın bir kişiden kopup karşı taraf geçmesi konusunda borçlu tarafın alacaklıya söz vermesine ilişkin sözleşmelere taahhüt işlemi adı verilmektedir.
• Borçlanma sözleşmesinde borçlu ileride tasarruf işlemi yapma konusunda söz vermektedir. Kendi başına malvarlığının aktifini eksiltmez ancak pasifini arttırır. Borçlar Kanununun özel hükümler kısmında yer alan tipik sözleşmeler genel olarak bu türdendir.
• Oysa Bir hakkın başka herhangi bir işleme gerek kalmadan iki taraf arasında yapılan sözleşme ile doğrudan doğruya karşı tarafa geçirilmesine ilişkin sözleşmeler tasarruf sözleşmeleridir.
• Alacağın devri sözleşmesi, ibra sözleşmesi, borcun dış yüklenimi sözleşmeleri bunun örneğidir. Bu sözleşmeler taraflardan birinin malvarlığının aktifini arttırır veya pasifini azaltır.
• Gerek taahhüt gerekse tasarruf işlemlerinde hakkı karşı tarafa geçirecek tarafın tasarruf ehliyeti bulunması hukuki işlemin geçerliliği için zorunlu bir ehliyet koşuludur. Aksi halde hukuki işlem türü ne olursa olsun ehliyetsizlik nedeniyle batıl sayılır.
• Oysa tasarruf yetkisi farklı bir konudur. Çünkü tasarruf işleminin geçerli olabilmesi için hakkı devredenin tasarruf yetkisinin de bulunması şarttır, taahhüt işlemlerinde ise bu kural aranmaz.Yani örneğin bir eşya üzerinde ayni hak sahibi olmayan bir kişi o ayni hakkı karşı tarafa geçiremez ancak geçirmeyi söz verebilir. Bu nedenle bir hakkın sahibi olmayan bir kişinin yaptığı taahhüt işlemi de geçerli ve bağlayıcıdır. Ancak kişi bu hakkı ifa günü geldiğinde karşı tarafa geçiremiyorsa bu durum olsa olsa borca aykırılık teşkil eder.
Atipik Sözleşmeler:
• Borçlar Kanunu veya bir başka kanunda isim olarak adı geçmeyen ve içerik olarak da taraflarca oluşturulan sözleşmelere adsız (isimsiz ya da atipik) sözleşmeler denir.
• Taraflar sözleşme özgürlüğü çerçevesinde, kanunlarda yer alan sözleşmelere ait unsurları kullanarak yeni sözleşme tipleri oluşturabilecekleri gibi, unsurlar yönünden dahi kanunda yer almayan tamamen yeni bir sözleşme tipi de yaratabilirler. Öğretide bu tür sözleşmeler birleşik sözleşmeler, karma sözleşmeler ve kendisine özgü yapısı olan sözleşmeler olmak üzere üçe ayrılmaktadırlar.
• Atipik sözleşmeler temelde üç başlık altında incelenmektedir:
1-) Bileşik Sözleşmeler
• Kanundaki değişik sözleşme tiplerini bütün olarak bir araya getiren ve bu şekliyle kanunda yer almayan yeni bir sözleşme oluşturulması durumunda meydana gelir.
• Birleşen bu sözleşme tiplerinin her biri kendi bağımsızlığını korurlar ancak ekonomik fonksiyon itibariyle birbirlerine bağlanmaktadırlar.
• Örneğin bir birahanenin kiraya verilmesi ve kiracının kiralayandan bira satın almayı üstlenmesi; bağışlanan mal karşılığında bağışlayana ölünceye kadar bakmanın üstlenilmesi gibi sözleşmeler bileşik yapıdadır.
• Bileşik sözleşmelerle ilgili bir uyuşmazlık çıkarsa, bu sözleşmeyi oluşturan her bir sözleşmeye,o tipe ilişkin kanun hükümleri uygulanır.
2-) Karma Sözleşmeler
• Yasalarda düzenlenmiş bulunan çeşitli sözleşme tiplerine ilişkin değişik öğeleri, yasada öngörülmeyen biçimde bir araya toplayarak oluşturulan sözleşmelerdir.
Uyarı: Karma sözleşmelere ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde en çok başvurulan yöntem kıyas olmakla birlikte uygulamada her unsura, ilgili unsurun ait olduğu sözleşme tipine ilgili hükümlerin uygulanması gerektiğini savunan birleşme teorisi, örf ve adet hukukunda kural bulunmadığı takdirde hakimin hukuk yaratması gerektiğini öne süren yaratma teorisi ve uyuşmazlığa hakim sözleşme tipine ait hükümlerin uygulanması gerektiğini öne süren soğurma teorisi gibi teoriler de bulunmaktadır.
Karma sözleşmeler dört değişik biçimde kendisini gösterir:
a) Çift Mahiyetli Sözleşmeler:
• Burada taraflardan her birinin edimi başka bir sözleşme çeşidine özgüdür ve karşılıklı değişilir.
• Bu sözleşmelerde, taraflardan birinin edimi kanunda yer alan bir sözleşmeye ait bir unsurken, diğerinin edimi kanunda yer alan diğer bir sözleşmeye ait bir unsurdur.
• Kapıcılık sözleşmesi çift mahiyetli karma bir sözleşmedir. Çünkü kapıcının kapıcı dairesinde oturması kira sözleşmesinin; apartmanın temizlik ve diğer hizmetlerinin yürütülmesi de iş sözleşmesinin öğesini içermektedir. Yani kira ve iş sözleşmesinin öğeleri birleştirilerek bağımsız bir kapıcılık sözleşmesi yapılmaktadır.
• Benzer şekilde arsa payı karşılığı inşaat yapımı sözleşmesinde de bir taşınmazın satışı yahut satış vaadi ile bir eserin yapılması öğeleri bir araya getirilmektedir.Bu nedenle satış ve eser sözleşmelerinden oluşan çift mahiyetli karma bir sözleşme kabul edilir.
• Benzer şekilde kira karşılığı ders verme sözleşmesi de bu türdendir.
b) Kombine Sözleşmeler:
• Bu tür karma sözleşmelerde genellikle taraflardan biri, kanunda yer alan sözleşmelerde yer alan birden fazla asli edim yükümünü yerine getirmeyi, diğer taraf da bir miktar para ödemeyi borçlanır. Yani taraflardan biri çeşitli sözleşmelere ait birden çok edimi üstlenmekte, diğer taraf ise tek bir edimi üstlenmektedir.
• Örneğin, Pansiyon sözleşmesinde pansiyoncu yatacak oda verme (kira), yemek verme (satım) odayı temizleme (hizmet) edimini üstlenmekte karşı taraf ise sadece para borcu altına girmektedir.
• Benzer şekilde otelci ile, hastane ile garaj işletenler ile yapılan sözleşmeler, yatılı okul sözleşmesi, portföy yönetimi sözleşmesi ile seyahat düzenleme sözleşmesi de bu türdendir.
• Yap işlet devret sözleşmelerinin de özel hukuk kurallarına bağlı bir kombine karma sözleşme olduğu kabul edilmektedir.
c) Çeşitli sözleşme tiplerine ilişkin öğelerin birbirine karıştığı karma sözleşmeler:
• Bu tür sözleşmelerde tipik sözleşmelerin asli edimleri birbirine karışmış halde bulunur.
• Taraflardan biri veya her ikisi de değer itibariyle farklı sözleşme tiplerine ait asli edimleri ayrılmaz bir bütün halinde taahhüt etmektedirler.
• Örneğin bir malın değeri olan bedeli karşılığında değişimine satış, bedelsiz devrine bağış adı verilir, ancak bir malın değerinden oldukça aşağı fiyatla satılmasına karma bağışlama denir.
d) Kendisine yabancı yan edimleri ihtiva eden sözleşmeler:
• Bu sözleşmelerde tipik bir sözleşmeye ait asli edimler yanında başka bir kanuni akit tipine ilişkin yan edim yükümü de aslileştirilerek üstlenilmektedir.
• Bir şeyin satımında montaj kaydı konması, benzer şekilde bakım ve ısıtılma kaydıyla kira ve hatta taşımanın da üstlenildiği mesafe satışı da kendisine yabancı yan edimleri ihtiva eden sözleşmelere örnek olarak gösterilebilir.
• Yine karşılıklı edimler arasında denklik sağlamak üste bir miktar para ödenen trampa (mal değişimi) sözleşmesinde de karma bir sözleşme kurulmuş sayılacaktır.
3-) Kendine Özgü Yapısı Olan(Sui Generis) Sözleşmeler:
• Bu tür sözleşmeler genellikle kanunda hiç düzenlenmemiş öğelerden oluşur.
• Bu tür sözleşmelerde ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümü, diğer sözleşmelerde de olduğu gibi, öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin yorumlanması (dürüstlük kuralı ve örf ve adet kuralları göz önüne alınarak) ve tamamlanması suretiyle gerçekleştirilecektir. Yorumlamada uygulamada yeni güven teorisi benimsenmektedir.
• Gerekirse hakim hukuk yaratma yoluna gidebilecektir.
• Bilirkişi sözleşmesi, sulh sözleşmesi, garanti sözleşmesi, satış için bırakma ( tevdi ) sözleşmesi, tek satıcılık sözleşmesi gibi sözleşmeler uygulamada en sık görülen şekilleridir.
a) Sulh Sözleşmesi:
• Aralarında çıkan bir anlaşmazlığı ortadan kaldırmak amacıyla, tarafların karşılıklı ödünler vererek ortalama bir çözümde birleşmek üzere yaptıkları tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
• Kural olarak tarafların üzerinde tasarrufta bulunamayacakları ve yetkinin kamu organlarında olduğu evlenme, boşanma velayet gibi konularda yapılamaz.
• İki türü bulunmaktadır:
Adi Sulh: Mahkeme dışında gerçekleştirilir ve geçerliliği şekle tabi değildir.
Kazai Sulh: Mahkeme önünde gerçekleştirilir ve geçerliliği için tutanağa geçirilmesi ve taraflarca imzalanması gerekir.
b) Garanti Sözleşmesi:
• Garanti veren ve garanti alan arasında yapılan ve garanti alanın gelişeceği bir işte doğacak tehlikelere karşı garanti verenin o işten beklenilen sonucu garanti ederek onu, o işe sevk etme temeline dayanan sözleşmedir.
• Garanti sözleşmesi kefaletin aksine bağımsız bir sözleşmedir.
• Şekle tabi değildir ve kural olarak ivazsız bir sözleşmedir.
• Garanti veren bu sözleşme ile üçüncü bir kişinin garanti alana vereceği zararı ödemeyi taahhüt ettiğinden üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğindedir.
c) Satış İçin Bırakma( Tevdi ) Sözleşmesi:
• Malını satmak isteyen bir kişi bu malını satış için bir kişiye(koltukçu) bırakmakta, o kişi de kararlaştırılan süre içinde kararlaştırılan satış parasını ödemeyi ya da aynen geri vermeyi üstlenmektedir.
• Kanunda düzenlenmeyen bu sözleşmede mal kararlaştırılan fiyattan daha az bedelle satılmışsa koltukçu aradaki farkı kendisi ödemek zorundadır.
• Kararlaştırılandan fazla bedele satış durumunda kar koltukçuya aittir.
Not: Burada doğrudan bir temsil yoktur. Koltukçu malı kendi Adına ve başkası hesabına satmış olduğumdan komisyondaki gibi dolaylı temsil ilişkisi söz konusudur.
Uyarı: Satış için tevdi sözleşmesi komisyonculuktan farklıdır.Çünkü Komisyoncu kar değil satış bedelinden belli bir yüzde alır. Vekaletten de farklıdır; çünkü vekalette vekil satılan malı müvekkil adına ve hesabına satmaktadır.Yani vekalette doğrudan temsil söz konusudur.
d) Tek Satıcılık Sözleşmesi:
• Tek satıcılık sözleşmesi yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekliliği olan bir sözleşmedir.
• Bununla yapımcı mamullerin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede tekel olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir.
• Dolayısıyla tek satıcılıkta teknik olarak dolaylı temsil dahi söz konusu değildir.
e) Franchising Sözleşmesi:
• Franchise sözleşmesi ile franchise veren tarafından yaratılan ve geliştirilen mal ve hizmetlerin pazarlanmasını kapsayan bir çeşit pazarlama anlayışı çerçevesinde, franshise verenin kendi sistemine üye yapmayı ve bu işletmeleri sürekli olarak maddi ve manevi açıdan desteklemeyi borçlanırken; franchise alan, verenin talimatlarına göre mal ve hizmet sürümü sağlama ve desteklemeyi ve satışlardan bağımsız, periyodik olarak belli bir miktar parayı ödemeyi üstlenir.
• Franchise verenin kendisine ait üretim, işletme ve pazarlama sistemini oluşturan fikri ve sınai unsurlar üzerinde, franchise alana kullanma(lisans) hakları tanıyarak, onu kendi işletme organizasyonuna entegre etmek ve onu bu sisteme dayalı ticari faaliyetler sırasında devamlı olarak desteklemek borcu altına girdiği; franchise alanın ise hem söz konusu sisteme(franchise verenin belirlediği ilkelere uymak ve verilen fikri/sınai unsurlardan yararlanmak kaydıyla) dahil mal veya hizmetlerin sürümünü kendi nam ve hesabına yapmayı ve desteklemeyi hem de franchise verene belli bir ücret ödemeyi taahhüt ettiği; sürekli bir borç ilişkisi kuran, kanunda düzenlenmemiş ve karşılıklı bir çerçeve sözleşmedir.
Yorum Yap