Eve misafir kabul etmeyen, eşinin ailesi ve akrabaları ile görüşmeyen, bayramlarda kendi başına tatile giden eş boşanma davasında kusurludur.

T.C. YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

Esas No: 2024/3339
Karar No: 2025/671
Karar Tarihi: 22-01-2025


ÖZET: Bölge Adliye Mahkemesince kadının \”eve misafir kabul etmediği, eşinin ailesi ve akrabaları ile görüşmediği, istemediği, ev işlerine gereken özeni göstermediği, hakaret ettiği, (salak, manyak şeklinde sözler söylediği)\” kusurlarının, erkeğin ise \”bayramlarda kendi başına tatile gittiği, eşi ile birlikte vakit geçirmediği, fiili ayrılık döneminde eş ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, hakaret ettiği (salak, manyak şeklinde sözler söylediği)\” kusurlarının bulunduğu ve tarafların evlilik birliğinin sarsılmasında eşit kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre erkeğin ayrıca eşi ve çocukları ile ilgilenmediği ve ailesini yalnız bıraktığı vakıasının da erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, anlaşılmaktadır. O halde tarafların gerçekleşen ve kabul edilen bu kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadın az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

(4721 S. K. m. 4, 174) (6098 S. K. m. 50, 51) (6100 S. K. m. 370)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek vekili tarafından katılma yoluyla kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden; davalı-davacı kadın vekili tarafından asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve istirak nafakası ile tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görüşmemiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince kadının \”eve misafir kabul etmedigi, esinin ailesi ve akrabaları ile görüşmediği, istemediği, ev işlerine gereken özeni göstermediği, hakaret ettigi, (salak, manyak seklinde sözler söylediği)\” kusurlarının, erkeğin ise \”bayramlarda kendi basına tatile gittiği, eşi ile birlikte vakit geçirmediği, fiili ayrılık döneminde eş ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, hakaret ettigi (salak, manyak seklinde sözler söylediği)\” kusurlarının bulunduğu ve tarafların evlilik birliğinin sarsılmasında eşit kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre erkeğin ayrıca esi ve çocukları ile ilgilenmediği ve ailesini yalnız bıraktığı vakıasının da erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, anlaşılmaktadır. O halde tarafların gerçeklesen ve kabul edilen bu kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadın az kusurlu oldugunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden hatalı degerlendirme sonucu tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu oldugunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kisilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kisilik haklarına saldırı teşkil ettigi ve boşanma sonucu bu esin, en azından digerinin maddî destegini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen \”hakkaniyet kuralları\” da dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı sekilde hüküm kurulması doğru görülmemis, bozmayı gerektirmiştir.

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile kadının reddedilen maddî ve manevi tazminat talepleri yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA

Temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden …’ya iadesine,

Asagıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden …’e yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.01.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Son Gönderiler

Yorum Yap