T.C. Bölge Adliye Mahkemesi
Antalya 6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1149
Karar No: 2020/905
Karar Tarihi: 13-11-2020
ÖZET: Mahkemece tespit talebi gereğince murisin ölüm tarihi itibariyle tüm aktif ve pasif mal varlığının tespiti ve bu minvalde dijital mal varlığının terekesine dahil olması gerektiği nazara alınarak dijital terekesinin de tespiti yapılarak araştırma ve inceleme sonucunda bir karar verilmesi gerekirken, ölü kisinin e posta hesabının özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilerek talebin reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur. İzah olunan gerekçeler karsısında talep eden vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Denizli 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 09/07/2020 ve 2020/….. Tereke Esas 2020/….. Tereke Karar sayılı dosyasının yapılan istinaf incelemesinde;
TALEP: Talep eden vekili mahkemeye sunduğu dilekçesinde özetle; müvekkilinin esi …….’in trafik kazası sonucu 13/07/2019 tarihinde vefat ettigini, geride mirasçı olarak müvekkili ……. ile müşterek çocuk …….’in kaldığını, murisin saglıgında 0(532)……. numaralı GSM hattını ABD menseli Apple marka cep telefonu ile kullanmakta oldugunu, GSM hattının murisin ölümü üzerine kullanıma kapatıldığını, Apple marka telefonlarda ICloud isimli bulut bilişim sisteminin kullanıldığını ve cep telefonunda mevcut olan fotoğraf, video, ses kayıtları, medya dosyaları, dokümanlar, mailler, notlar gibi birçok verinin bu sistem üzerinde kayıtlı oldugunu, bu dokümanlara ise yalnızca Apple kimliği ve şifresi ile erişilebildiğini, murisin kullandığı Apple kimliğinin “…….@gmail.com” oldugunu ancak müvekkilinin bu ICloud hesabına erişebilmesi için murisin şifresini bilmesi gerektiğini, GSM hattı kullanıma kapalı olduğu için hesaba erişemediğini, müvekkilinin bu ICloud hesabına bağlı olan ve bu hesap vasıtası ile kontrol edilen terekeye konu olabilecek mal varlığının oldugunu bildigini, hesapta e-ticaret sitesi hesabının, hediye çeklerinin ve kuponların oldugunun bilindiğini, cep telefonunda yer alan müvekkil ve oğlu ile birlikte çekilmiş yüzlerce fotoğraf ve videonun bulunduğunu,
Müvekkilinin yukarıda anlatılan taleplerinin karsılanması amacıyla Apple Teknoloji ve Satış Limited Şirketi ile iletişime geçtiğini ancak firma tarafından müvekkiline mahkeme kararı sonrasında erişim izni sağlanacağı bilgisinin verildiğini, ilgili şirketin müvekkiline müteveffa esinin mail hesabına bağlı icloud hesabına erişim izni vermek için;
– müteveffanın apple kimliği ile iliskili hesapların sahibi olduguna,
– Müvekkilin, müteveffanın mirasçısı olduğuna,
– Müvekkilinin müteveffanın temsilcisi olduğuna ve mahkemece verilecek yetkilerinin, Elektronik Haberleşmenin Gizliliği Kanunu’nda kullanıldığı şekliyle “yasal rıza” teşkil ettigine,
– Müvekkilin müteveffaya ait apple hesaplarından kişisel tanımlama bilgi ve verileri içerecek şekilde kişisel verilerin alınabileceği hususunda mahkeme kararı istediğini, bildirerek mahkemece muris ……’in terekesinin tespitine, Apple icloud kimliğinin terekenin aktifinde kabul edilerek erişim sağlanması için ilgili şirketin taleplerinde bildirdiği hususlarda karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA KONU KARAR: Mahkemece tensiben “davacının murise ait apple marka cep telefonunun icloud hesabındaki fotoğraf, video, ses kayıtları, medya dosyaları, maillera oluşmak için murisin terekesinin tespitine, icloud kimliğinin terekenin aktifinde kabul edilerek icloud hesabına ulaşılması için karar verilmesini talep ettigi, TMK’nın 589.maddesine göre tereke tespitinde murisin mal ve haklarının tespit edilmesinin amaçlandığı, murise ait cep telefonunda bulunan icloud hesabına erişilmesi ile murisin özel hayatının gizliliğinin ihlal edileceği, icloud hesabına erişilmeden cep telefonundan telefonda kayıtlı resimlere murisin mirasçıları tarafından ulaşılacağı, davacının talebinin tereke tespitine konu edilemeyeceği” kanaatine varıldığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, bu karara karşı talep eden vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERI: Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçesinin eksik ve yanlış oldugunu, icloud hesabına ve dolayısıyla yukarıda sayılan maddi ve manevi varlıklara mahkeme kararı olmadan erişilmesinin mümkün olmayacağını, bunun yanı sıra; özel hayatın gizliliği hakkı gerçek kisinin maddi ve manevi gelişimini koruyan bir hak olması sebebiyle önemli olduğunu ancak vasfını yitirmiş bir hakkın olamayacağını, dolayısıyla da salt ölmüş kisilere yönelik eylemlerin özel hayatlarının gizliliğine aykırılık oluşturamayacağını, vefat itibariyle kişiliğin sona ermesi sebebiyle yerel mahkemenin “özel hayatın gizliliğini ihlal” tespitinin hukuktan yoksun olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Denizli 6.Noterliğinin 23/072019 tarih ve …….yevmiyenolu veraset ilamı, taraf beyanı ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE: Talep özünde terekenin tespitine ilişkindir. Mahkemece talebin reddine karar verilmesi üzerine talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Terekenin tespiti Türk Medeni Kanununun 589. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 11/06/2019 tarih ve 2016/6394 Esas, 2019/5096 Karar sayılı ilamında terekenin tespitine ve korunmasına ilişkin yasanın bu düzenlemelerini yorumlaşmış, eldeki dosyada yol gösterici olması sebebi ile karar metni aynen alıntılanmıştır.
İlgili ilam şu şekildedir:
“Dava, Türk Medeni Kanununun 589. ve devamı maddelerinde yer olan “koruma önlemi” olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunmak ve hakların tespitine ilişkindir.
Koruma önlemi olarak terekenin tespiti islemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır.
Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini saglamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir.
Bu itibarla mahkemece, resmi kurumlardan murisin taşınır ve taşınmaz tüm malvarlığına ilişkin bilgi istenmek, tereke mallarını zilyetliğinde bulunduran veya murise borcu olan mirasçıların murisin mali durumu ile ilgili bilgi vermekle yükümlü oldukları hatırlatılarak bu hususta mirasçılardan bilgi alınmak suretiyle “Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün” 33’üncü maddesi gereğince; .lüm anı itibarıyla terekedeki (taşınır veya taşınmaz) mal ve hakların tespit edilip hükümde gösterilmesi gerekir.
Somut olayda ise, mirasçılar tarafından miras bırakanın yurt dışındaki bankalarda hesaplarının olduğunun bildirilmesine karşın bu husus hiç araştırılmamış, miras bırakanın şirketlerinin malvarlıkları araştırılmamış, ayrıca miras bırakanın UYAP’tan taşınmazlarının sorgulanmasında mahkemece tespit edilenler dışında Bodrum ili Yalıkavak ilçesi 1212 parsel, 702 ada 5 parsel, 583 ada 4 parsel ve İslamhaneleri ilçesi 116 ada 2 parsel sayılı taşınmazları bulunduğu, bunlardan 1212 parsel dışındakilerin 3402 sayılı Kanun geregi yenileme kadastrosu ile oluşturuldugu anlaşılmıştır. Bu durumda yenileme kadastrosu ile olusan parsellerin mahkemece tespit edilen taşınmazlar ile ilgisinin tespiti ve 1212 parselin de tapu kayıtlarının getirtilmesi ile terekenin tam olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Yazılı sekilde hükümde terekenin tespitine ilişkin bir hüküm kurulmamış olması ve terekenin tespitine ilişkin yetersiz araştırma ile yetinilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.”
Alıntılanan Yargıtay ilamı çerçevesinde eldeki dosyada hiç bir araştırma yapılmaksızın talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte eldeki dosyada özel bir durumun söz konusu olduğu da açıktır. Zira talep eden müteveffanın “Apple ICloud” kimliğinin terekenin aktifinde oldugunun da tespitini talep etmiştir.
Gelişen teknolojilerin insan hayatını kolaylaştırması yanında bir kısım yeni kavramlar ve hukuki sorunlar yarattığı bilinen bir gerçektir. Bunların en başında da mülkiyet kavramının başkalaşımının geldigi söylenebilir.
Düne kadar mülkiyet kavramı menkul ve gayrimenkul mülkiyeti ile bir kısım sınırlı ayni haklar etrafında şekillenirken, son dönemde fikri mülkiyet kavramının gelişimi üzerine ilgili otoritelerce “Fikir ve Sanat Eserleri” mülkiyet hukuku çerçevesinde koruma altına alınmış, bu yönde bir kısım yasal düzenlemelere gidilmiştir.
Ancak çağımızın kaçınılmaz şekilde dijitalleşen hayat tarzı karşısında dijital mal varlığına dair dijital mülkiyet ile ilgili henüz yasal bir düzenleme yapılmadığı görülmektedir.
Yakın zamana kadar elektronik posta hesapları, sosyal medya hesapları ve benzeri dijital uygulamalar yalnızca kisisel kullanıma yönelik olup maddi bir değer taşımazken günümüzde bu hesapların reklam gelirleri elde edilen maddi bir karsılığı olan hesaplar halini alabildiği gibi, yine sosyal medya hesaplarının ve dijital para cüzdanlarının bağlı olduğu e posta hesaplarının da artık kişisel kullanımı aşıp ticari degeri olan dijital mal varlığı kapsamına girmeye basladığı anlaşılmaktadır.
Bu konuda Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Yasemin Maraşlı DINÇ’in http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2019-142-1849 adresinde yayınlanan makalesinden yararlanılarak katıldığımız bir kısım tespitlerinin altının çizilmesi anlamında alıntılama yapılmıştır.
“Teknolojinin, dolayısıyla da internetin bu denli gelişmesi sonucunda sosyal medya kullanımı hayatımızın ayrılmaz bir parçası halini almıştır. Artık bir kısım insan, sosyal medya platformları aracılığıyla maddi kazanç elde etmeye dahi başlamıştır. Özellikle son zamanlarda “YouTuber” olarak nitelenmeye başlanan insan sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Öte yandan “Facebook” veya “Instagram” hesapları üzerinden, bir meslek icra edercesine satış yaparak yahut genellikle takipçi sayısı fazla olanların kişisel sayfalarında reklamlar yaparak maddi kazanç elde etmeleri sıradan hale gelmiştir.
Tüm bu gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan dijital mal varlığı veya dijital miras kavramları ise ülkemiz hukuk sistemi içerisinde çok yaygın bir kullanıma sahip değildir. Türk kanunlarında bu konuda yasal düzenlemeler de henüz mevcut değildir. Bunun yanında konu Türk hukuk öğretisinde de, uygulamada bir sorun olarak ortaya çıkmamasından olsa gerek, yeterli derecede incelenmemiştir.”
“Dijital malvarlığı kavramı, videolar, fotograflar, e-postalar, kişisel sosyal medya hesapları gibi elektronik olarak depolanan ve yalnızca dijital formda bulunan diğer varlıklar anlamına gelmektedir. Ancak dijital dünyanın sürekli değişmesine bağlı olarak dijital malvarlığının nelerden olustuğu net olarak belirlenememektedir.”
“Dijital miras ise bu tür soyut malvarlığı değerlerinin mirasçılara intikal etmesi, mirasa konusu olmasıdır”
Aynı makalede değinildiği üzere mirasta intikal prensiplerinin kanunda şekil bulmuş hali olan TMK m. 599/2 hükmünde; “Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar” denilmektedir.
Günümüzde dijital mal varlığının yadsınamaz ve göz ardı edilemez bir gerçeklik olduğu, kripto para adı verilen ve uluslar arası ödemelerde dahi kullanılmaya baslanmış dijital sistemlerin var olduğu, yine astronomik reklam gelirleri sağlayan sosyal medya hesaplarının gün geçtikçe arttığı, aynı şekilde youtube ve benzeri dijital platformlarda salt reklam geliri ve hatta ücretli üyelik sistemi ile hizmet veren kanallar oluşturulduğu bir ortamda dijital mal varlığı ve dijital miras ile ilgili olarak yasal bir düzenleme bulunmadığı, bu konuda yasal bir boşluk bulunduğu değerlendirilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1.maddesi; “Kanun, s.züyle ve .züyle değindiği bütün konularda uygulanır.
Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir.” düzenlemesini içermektedir.
Murisin e posta hesabı ve buna bağlı olarak kullanılan sosyal medya hesapları, dijital cüzdan hesapları vb maddi değer ifade eden ve TMK’nun 599.maddesi kapsamında terekesine dahil olup mirasçılarına intikali gereken dijital mal varlığının da tespitinin gerekeceği kanaatine varılmıştır.
Dosya özelinde bakıldığında, talep eden özellikle “…….@gmail.com” hesabının murise ait olduğunun, yani müteveffanın apple kimliği ile ilişkili hesapların sahibi olduğunun ve müvekkilinin müteveffanın temsilcisi olduğunun ve mahkemece verilecek yetkilerinin, Elektronik Haberleşmenin Gizliliği Kanunu’nda kullanıldığı şekliyle “yasal rıza” teşkil ettiğinin tespitini istemektedir.
…….@gmail.com hesabının müteveffaya ait olup olmadığı hususu teknik bir konu olup mahkemece ancak bilirkişi raporu alınarak tespit edilebileceği açıktır. Bunun tespitinden sonra ise talep edenin ilgilinin temsilcisi olduğu ve bu bilgilerin verilmesinin Elektronik Haberleşmenin Gizliliği Kanununa aykırılık teşkil edip etmeyeceği hususu hukuki bir degerlendirme gerekecektir.
Sonuç olarak, mahkemece tespit talebi gereğince murisin ölüm tarihi itibariyle tüm aktif ve pasif mal varlığının tespiti ve bu minvalde dijital mal varlığının terekesine dahil olması gerektiği nazara alınarak dijital terekesinin de tespiti yapılarak araştırma ve inceleme sonucunda bir karar verilmesi gerekirken, ölü kişinin e posta hesabının özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilerek talebin reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
İzah olunan gerekçeler karsısında talep eden vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılması gerektiği değerlendirilmiş ve asağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Talep eden vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun, KABULÜ ile, Denizli 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin……. ve 2020/……. Tereke Esas 2020/……. Tereke Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERILMESINE,
3-Kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
4-Talep eden vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
5- Talebin niteliği gereği istinaf masraflarının talep eden üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
353/(1)-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.13/11/2020
Yorum Yap