“Kadınlara Yönelik Şiddet Ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ya da anılan adıyla “İstanbul Sözleşmesi”; 11 Mayıs 2011’de Türkiye tarafından imzalanmış ve 8 Mart 2012’de Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. İç hukukumuzun bir parçası haline gelen sözleşmenin ana hatları, “toplumsal cinsiyet eşitliği” ilkesidir.
Sözleşmenin ilk imzaya açıldığı sene, Türkiye sözleşmeyi çekincesiz imzalamış ve onaylamıştır. Şu ana kadar 46 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan sözleşmeyi onaylayan ülke sayısı ise 32’dir. Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve son olarak, kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi sözleşmenin dayandığı dört temel ilkeyi oluşturmaktadır. Kadına yönelik şiddete karşı insan hakları temelli biz sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi, yalnızca cezalandırma ya da cezasızlığı ortadan kaldırma ile değil, kadınların korkmadan, güven içerisinde, şiddetten uzak ve ayrımcılığa uğramadan yaşamasına ve maruz bırakıldıkları şiddet için tazmin edilmelerine de olanak sağlıyor.
İmzacı ülkelerin sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu GREVIO Komitesi tarafından izlenmektedir. İlk ülke değerlendirmelerine 2016 yılında başlayan Komite, 2017 senesinde Türkiye değerlendirmesine başladı. Değerlendirme süreci kapsamında Türkiye, devlet raporunu Temmuz 2017’de Komite’ye iletti. İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu adı altında toplanan Türkiye’deki bağımsız kadın ve LGBTİ+ örgütleri tarafından Komite’ye Eylül 2017’de bir gölge rapor iletildi ve GREVIO Komitesi’yle Kasım 2017’de bir toplantı düzenlendi. (1)
İstanbul Sözleşmesi’nin 3. Maddesi tanımlar maddesidir.
İstanbul Sözleşmesi Madde 3 – Tanımlar;
Bu Sözleşme maksatlarıyla:
a) “kadına karşı şiddetten”, kadınlara karşı bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık anlaşılacak ve bu terim, ister kamu ister özel yaşamda meydana gelsinler, söz konusu eylemlerde bulunma tehdidi, zorlama veya özgürlüğün rastgele bir biçimde kısıtlanması da dahil olmak üzere, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar ve acı verilmesi sonucunu doğuracak toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemleri olarak anlaşılacaktır;
b) “aile içi şiddet”, eylemi gerçekleştiren, mağdurla aynı ikametgahı paylaşmakta olsun veya olmasın veya daha önce paylaşmış olsun veya olmasın, aile içinde veya aile biriminde veya mevcut veya daha önceki eşler veya birlikte yaşayan bireyler arasında meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemleri olarak anlaşılacaktır;
c) “toplumsal cinsiyet”, herhangi bir toplumun, kadınlar ve erkekler için uygun olduğunu düşündüğü sosyal anlamda oluşturulmuş roller, davranışlar, faaliyetler ve özellikler olarak anlaşılacaktır;
d) “kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, bir kadına karşı, kadın olduğu için yöneltilen veya kadınları orantısız bir biçimde etkileyen şiddet olarak anlaşılacaktır;
e) “mağdur”, a ve b fıkralarında belirtilen davranışlara maruz kalan herhangi bir şahıs olarak anlaşılacaktır;
f) “kadın” terimi, 18 yaşından küçük kızları da kapsayacaktır.
Tecavüz Kriz Merkezleri
İstanbul Sözleşmesi sadece fiziksel şiddete değil, şiddetin tüm türlerini ortadan kaldırmaya çalışıyor, kadınların maruz kaldıkları bütün şiddet türlerini açıkça düzenliyor. İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanması kadının en temel hak ve özgürlüğü olan yaşam hakkını garanti altına alacaktır. Sözleşmede sözleşmeyi imzalayan ülkelerde “tecavüz kriz merkezleri” kurulması öngörülmektedir. Yani sözleşme hem önleyici hem de iyileştirici düzenlemelere sahiptir.
ETCEP
İstanbul Sözleşmesi, yürürlüğe girmesiyle beraberinde pek çok tartışmayı da gündeme getirmiştir. Bugünkü makalemizde sadece İstanbul Sözleşmesiyle beraber eleştiri konusu haline gelen “ETCEP” Projesi ve bu projeye farklı kesimlerden yöneltilen eleştirilerden bahsedeceğiz. ETCEP, Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Teknik Destek Projesi olarak adlandırılmıştır. Bu proje;
“Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü tarafından koordine edilen ve British Council liderliğindeki Konsorsiyum tarafından teknik destek verilen “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi” (ETCEP) “Yeniden yazmaya var mısın?” sloganıyla yola çıkmıştır. Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen proje, okullardaki kız ve erkek çocuklar arasında toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini yaygınlaştırmayı ve eğitim sisteminde eşitliğe ve toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımın benimsenmesine katkıda bulunmayı amaçlayan bir sözleşmedir.
1- Bkz. Kadının İnsan Hakları ve Yeni Çözümler Derneği / Uluslararası Sözleşmeler ve Mekanizmalar
2- Prof. Dr. Kadriye Bakırcı- İstanbul Sözleşmesi
Yorum Yap